Şşşşt uyuyanlar var!!

 

İnsan olan herkes hangi ülkede yaşarsa yaşasın kendisini yönetmeye talip politikacılardan 'Cesur, ilkeli, korkmayan, korkutulmayan ve korkutmayan, aldanmayan, aldatılmayan ve aldatmayan, başı dik, sağlam, ülkesini kendi şahsi çıkarlarının üstünde gören, çoğulcu, katılımcı siyasetten yana olan halkı ile empati kurabilen, geldiği yeri unutmayan, halkla bütünleşmişvb'…birçok pozitif özellikler arar.

O kriterlere göre (ki bu kriterler kişiye göre değişebilir) gördüğü kişileri önüne sandık gelince seçer ve 'kendi vekili olarak tayin' eder.

Bu durum tüm demokratik ülkelerde böyledir.

Her ne hikmetse 'çoğu vatandaşlarımız sadece gider 4-5 yılda bir oy kullanır görevim bitti gibi bir yanılgıya düşer. Sectiği vekilini denetlemez, onu zorlamaz yanlışlarını yüzüne vurmaz.

İşte o zaman o seçilen vekil de 'oy için kapısında yattığı' onu o göreve tayin eden halkını unutur ona bazen 'takla bile attırır' Sonuçta arkasında o baskıyı hissetmeyen 'vekil' kafasına göre takılmaya başlar.

Ama suç kimde onun analizini iyi yapmak gerek(!)

Türkiye’deki her ne olay olursa olsun, Almanya’lı Türkleri yakından ilgilendirir ve o konuda herkes çok hassastır bu da çok hoş bir olaydır. Ancaaaaaaak acaba Almanya’da yaşanan en az 3 milyon kişiyi ilgilendiren olaylar karşısında neler yapmaktayız?

Bizler olayların neresindeyiz?

Ne kadar Almanya gündemini takip etmekteyiz?

Ne kadarımız Alman sivil örgütlerine üye olup katılımcıyız?

Ne kadar bizleri ilgilendiren problemlere sahip çıkmaktayız?

Ne kadarımız siyasetin içindeyiz aktif oarak?

Ne kadarımız toplum adına olumlu işler yapanı destekliyoruz?

Ne kadarımız Alman yazılı ve görsel basının takip etmekteyiz?

Veeeeeeeeee daha neler neler.

Benim kendi kişisel gözlemlerim bana gelecek adına çok fazla ümit vermiyor . Çünkü ne yazik ki, çoğunluğumuz yattığımız yerden problemlerin başkaları tarafından çözülmesini bekliyoruz. Hatta olmaz ise yine yattığmız yerden onlara küfür ediyoruz!!!

Neden mi bu kadar karamsarım?

Bunu yaşadığım onlarca örnek olmasına rağmen sadece 2 örnekle açıklayayım. Birinci örnek 2008 yılında Wolfsburg’da Almanya’da IG Metall Sendikası’nın organize ettiği 'ırkçılığa karşı' yapılan bir aktiviteye katıldık, boy gösterdik ve bol bol güldük. Ama boşuna da gülmedik 'gülerken de düşündük.'

Salonda bulunan yaklaşık 200 kişinin çoğunu İtalyanlar ve Almanlar oluştururken sadece 15 kadar Türk gelmişti. Bu da bende bir burukluk yarattı. Sanırım çoğu vatandaşımızın o akşam TV dizileri vardı. Üzüldüm, çünkü biz orada o geceye damgamızı vurmalıydık. Sanata ve sanatçıya saygıda öte atalarımız problemlerimize nasıl sahiplendiğimizi göstermeliydik. Çünkü konu hem bizi ilgilendiren bir olaydı, hem de içimizden biri olan çeyrek asırdır Almanya’da kabera yapan 'Muhsin Omurca' orada idi. İyi ki sağduyulu Alman dostlarımız var demekten kendimi alamıyorum.

İkinci yaşadığım olay da bir kaç gün önce Peine’de oldu.

Federal Parlamento (Bundestag) Milletvekili ve Sosyal Demokrat Pati (SPD) Federal Parlamento Grup Başkan Vekili Hubertus HeilAşağı Sakyonya Eyaleti’ne bağlı Peine şehrinde 'Uyum bizi ilgilendiriyor'konulu bir Panel organize etti. Panel’e konuşmacı olarak taaa Baden-Württemberg Eyaleti’nden Uyum Bakanı Bilkay Öney, SPD Federal Milletvekili Achim Barchmann, SPD Peine teşkilatı başkan yardımcısı Ursula Müller-Alarcon, Peine Belediyesi Meclis üyesiMehmet Turan ile 80 kadar katılımcı vardı. Bu katılımcıların sadece 8-10 tanesi yabancı ve Türk olması hazindi. Şimdi bu iki olayı yan yan koyarsak konusu 'birisnin konusu ırkcılık, diğeri uyum' olan ve birinci derecede bizleri ilgilendiren konu da kimlerin daha fazla olması gerekirdi?

Bu panelden sonra Peine Belediyesi Meclis üyesi Mehmet Turan ve orada İşyeri sahibi İnşaat Mühendisi Mehmet Gök ile sohbetimiz oldu. Onlara 'Bu yapılan panelden burada yaşayan yabancı kökenelilerin haberi yok mu? Yoksa Peine’de sadece yabancı kökenli 10 aile mi yaşıyor?' diye sormaktan kendimi alamadım .

Aldığım ve cevap tabi ki beklediğim cevaptı 'Herkese haber gönderdik. Bütün cemiyetlerimizi bilgilendirdik. Ama her zamanki olan oldu veeeeee çoğu teşrif buyurmadılar.'

Ne diyeyim ben kendi adıma sözün bittiği yerdeyim.

 

Uyumaya devam…

 

Bayram Aybastı