Tavsiyelerimizi dikkate aldılar
29 Mayıs tarihi Almanyalı Türkler için sıradan bir tarih değildir. Bu tarihte (29 Mayıs 1993) gözü dönmüş neonaziler Almanya’nın Solingen şehrinde Genç ailesinin evini haince kundakladılar. Bu kundaklama sonunda Genç ailesinden #Gürsünİnce, #HaticeGenç, #GülüstanÖztürk, #HülyaGenç ve #SaimeGenç feci şekilde can verdiler. Bu hain saldırı ilk yaşandığı günden itibaren Almanya’da yaşayan Türkler açısından önemli bir mihenk taşı ve Almanyalı Türklerin „kutsal“ı oldu. Bu saldırıdan önce ve sonra da benzer saldırılar oldu. Ancak bu saldırı Almanyalı Türklere yapılan ırkçı motifli saldırılar içerisinde bir sembol halini aldı. Bu hain neonazi saldırısının yıldönümlerinde Türk ve Alman devleti yetkilileri anma etkinliklerinde bir araya gelerek ırkçılığın karşısında dimdik durdular ve durmaya da devam edecekler. Mevlüde ana, vakur ve birleştirici duruşuyla sadece Almanyalı Türklerin değil, Almanya’da yaşayan herkes için sembol bir insan olarak yerini aldı.
ORGANİZASYONUN SAHİPLERİNE NE TAVSİYE ETMİŞTİM?
Yazılarımı takip edenler hatırlayacaklardır. Geçtiğimiz günlerde Ruhr Veliler Birliği çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Ruhr Türk Halk Müziği Korosu’nun Solingen Katliamı’nın yıldönümünde (29 Mayıs) verdiği Türk Halk Müziği konseri için seçtikleri tarihin talihsiz bir tarih olduğu ve mümkünse bu tarihin ertelenmesi; mümkün değilse, bu etkinliğin akışının günün anlamına uygun olarak güncellenmesi çağrısında bulunmuştum. Yazımın sonunda onlara „Konser programının, günün anlam ve önemine göre değiştirilmesi, revize edilmesi, ya da en azından konser başlamadan önce Solingen kurbanlarının aziz ruhları için saygı duruşunun yapılması sizi değersiz kılmaz. Bilakis yüceltir.“ şeklinde bir çağrıda bulunmuştum. Koronun bağlı olduğu dernek yönetimi konser yapılıncaya kadar bu konuda nasıl bir yol izleyeceklerine dair herhangi bir açıklama yapmadı. Ben de bu yazıyı yazmak için konserin yapılmasını bekledim.
TAVSİYEMİZE UYDUKLARI İÇİN TAKDİR EDİYORUM
Konsere gidenlerden aldığım bilgiye göre, konser başında Solingen kurbanları adına saygı duruşu yapılmış.
Beni tanıyanlar bilir. Her hal ve şartta, kimseye hakaret etmeden görüşümü ifade eder, beni eleştirenlerin de eleştirilerini dinler ve dikkate alırım. Konuyla ilgili çağrıda bulunduğum ilk Facebook paylaşımımda, konser öncesi bir saygı duruşu yapılması veya konser programında günün anlamına uygun bir revizyon yapılması halinde kendilerini ilk takdir edenin kendim olacağını yazmıştım. 29 Mayıs 2022 tarihinde yapılan konser başında yazdıklarımı ve önerilerimi dikkate alarak Solingen’de neonaziler tarafından katledilen kurbanlar için yapılan saygı duruşundan dolayı koro ve Ruhr Veliler Birliği yöneticilerini takdir ediyorum. Keşke bu niyetinizi konser başlamadan haftalar önce açıklasaydınız.
YTB VE TÜRK DİPLOMASİSİNİN YERİNDE TAVRI İÇİN GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR
Bu arada Solingen Katliamı ile aynı günde yapılan bu konsere, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’ndeki Türkiye Cumhuriyeti diplomatları, katılmayarak bu konuda Türkiye Cumhuriyeti‘nin hassasiyetini ve tavrını gösterdikleri için, özel bir teşekkürü hak ediyorlar. Konser için hazırlanan ilk afişlerde sponsor olarak yer alan YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) logosunun da, sonradan kamuoyuyla paylaşılan afişlerden çıkartılmış olması, YTB yöneticilerinin de bu konuda ne kadar hassas olduklarının bir göstergesi olması bakımından takdir edilesi bir tavırdır. Bölgedeki diplomatik misyon ve YTB’nin karar alıcılarına Almanya’daki Türkler adına gönülden teşekkür ediyorum.
DİKKATE ALINMASI ÜMİDİYLE ÖNÜMÜZDEKİ YILLAR İÇİN ÖNERİM
Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği’ni çok sevdiğimi öncelikle belirtmek isterim. Önümüzdeki yıllarda aynı koronun Türk toplumu için özel ve ortak anlamları olan tarihlerin dışında (10 Kasım – Atatürk’ün ölüm yıldönümü, 2 Temmuz – Sivas Katliamının yıldönümü, 29 Mayıs – Solingen Katliamının yıldönümü) bir gününde yapılacak konserlerini alkışlarım.
DEMOKRASİDEN KORKMAYALIM
Tartışma ve uzlaşma kültürü düzeyi demokratik, çağdaş ve uygar toplumların göstergesidir. 200 yıldır Türk modernleşmesinin en temel felsefesi de demokrasi kültürüne erişmektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim niteliğindeki reformları sayesinde Türk toplumu bu konuda büyük mesafeler katetmiştir.
Ancak bütün bu dev adımlara rağmen toplumumuz zaman zaman eleştiri kültürünü benimsemekte zorlanmaktadır. Makul eleştirilere dahi otoriter (taşra ürünü) refleksler vermektedir.
29 Mayıs’a yönelik duyarlılığı hatırlatan, nazik ve dikkatli bir dille yöneltilmiş olan eleştiriye ‚,bizi yıkamayacaklar, konserimizi iptal ettiremeyecekler, bunlar yobaz‘’ gibi kalıplaşmış ve sığ savunma mekanizmalarını benimseyenler ancak demokrasi kültürü yoksunluğu ve öz güven yoksunluğu ile izah edilir. Oysa bizim uzlaşma kültürüne, demokrasiye, demokratik ve uygar tartışmaya ihtiyacımız var.
YANLIŞLARI ELEŞTİRİ, DOĞRU YAPILANLARI TAKDİR
Toplumumuzun ‚29 Mayıs disküründe‘ olduğu gibi bu tür kamuoyu yönlendirmelerine ihtiyacı var. Kamuoyu yanlışları eleştirmekle, doğruları takdir etmekle, devlet kurumları ve sivil toplum örgütlerini 'denetlemekle' ve 'yönlendirmekle' yükümlüdür.
Toplumumuzun büyük bir kısmı 29 Mayıs tartışmasında bu duyarlılığını ve demokratik görevini ziyadesiyle yerine getirmiştir. Başta anmaya uzak duran ve konser sonrası ‚after show party‘ düzenleyeceklerini yazan Birlik Korosu üyesi bir kişinin yerine, makulde ve aklı selimde buluşulmuştur.
En büyük zafer duyarlı Türk kamuoyunundur. Bu aynı zamanda büyük bir umut ışığıdır.
Arif Şentürk