Brezilya'da Alman sistemi

Bu yıl 20.si Brezilya’da yapılan FIFA 2014 Dünya Futbol Şampiyonası sona erdi. Şampiyona’da Mesut Özil’li Almanya 1954, 1974 ve 1990’dan sonra 4. kez dünya şampiyonu oldu. Bu şampiyonluğun bir özelliği de Amerika kıtasında düzenlenen bir şampiyonada ilk kez başka bir kıtadan takımın şampiyon olması. Bunu da Almanya başardı. Hiçbir başarı tesadüfi değidir. 106 yıllık Almanya Futbol tarihinde Almanya başında 10. teknik direktör olan Joachim Löw görevde. Brezilya’da ise 98 yıllık futbol tarihlerinde 30. teknik direktör olan Luiz Felipe Scolari görevde idi, o da istifa etti.

Türk Milli takımında ise 81 yıllık dönemde 44. teknik direktör olan Fatih Terim görevde. Yani başarı için istikrar şart. Aksi kocaman bir hayal. Yani bir kez daha gördük ki,'tesadüflerler başarılı olunamaz.'

Stadyumlarda toplam 3,4 milyon taraftar

32 takımın mücadele ettiği ve 64 maçın oynandığı bu yılki dünya şampiyonasını stadyumlara giderek izleyenlerin sayısı yaklaşık 3,4 milyon civarında. Taraftarlar stadyumlarda birbirinden güzel 171 gol izleme şansı bulurlarken, maç başına düşen gol sayısı 2,67 oldu. Turnuvanın en iyi kalecisi Alman Manuel Neuer, en iyi futbolcusu da finale kadar takımına katkı sağlayan Arjantin milli takım kaptanı Lionel Messi oldu. Turnuvanın gol kralı ise attığı 6 gol ile harika bir turnuva oynayan Kolombiya Milli takımın genç yıldız adayı James Rodriquez oldu.

Bayern Münih’li futbolcular

Son 2-3 yıldır Avrupa futboluna damga vuran Bayern Münih’li futbolcular attıkları gollerle bu turnuvaya da damgalarını vurdular. Alman Thomas Müller 5, Alman Toni Kroos 2, Alman Mario Götze 2, İsviçre' li Xherdan Shaqiri 3, Hollandalı Arjen Robben 3, Hırvat Mario Mandzukic 2, Amerika’lı Julian Green 1 gol atarak

Takım olabilenler kazandı

Bu turnuva bize bir kez daha gösterdi ki, futbol bir T-A-K-I-M oyunu. Bunu Almanlar en iyi şekilde gösterek önemli bir başarıya imza attılar. Çünkü tek söz hakkı olan teknik direktör Löw idi. Kimseyi işine karıştırmadı ve başarılı oldu. Takım içinde de kimseye üvey evlat muamelesi yaparak dengeleri bozmadı. Formayı eşit ve adil dağıttı.

Ya diğerleri? Sözde yıldızlar takımın ve de daha önemlisi teknik patronun önüne geçince başarı hayal oldu. Neymar’lı Brezilya; Neymar bazı maçlarda öyle aptalca şeyler yaptı ki, anlamak mümkün değildi. Bencildi, topsuz oyunda hiç yoktu. Berselona’da aynı şeyi yapsa anında sözleşmesini fesh ederler. Tabii ki 22 yaşındaki bir genci kurtarıcı gibi görmek de ayrı bir acizlik(!).

Kamerun’lu Samuel Eto; Bundesliga’dan tanıdığımız Volker Finke adeta süt dökmüş kedi gibiydi. Sanki bütün kararları Eto'o veriyordu. Etrafındakilere komutlar yağdırırken, kendisinin ne yaptığını sorgulayan yoktu. Fildişi Sahil'li Didier Drogba takımın teknik diretörü Sabri Lamouchi adeta Didier Drogba’nın yanında ezildi. Otorite boşluğu olduğu her halinden belliydi. Uruguay’lı Luis Suarez: Oda bu turnuvada takımına ihanet edenlerdendi. Teknik Direktör Oscar Washington Tabarez Suarez’in yaptıkları karşısında tepkisini koyamadı. Hem takımını hem de Suarez’i yaktı. Kolombiyalı Radamel Falcao: Ben inanıyorum ki, bu takımda olsaydı teknik direktör Jose Pekerman da diğer meslektaşları gibi aynı kaderi paylaşacaktı. Bana göre Falcao’nun olmaması takım içindeki dengeleri bozmadı ve takım olarak sahaya çıktılar ve harikalar yarattılar. Ama aynı şeyi Hollandalı yıldızlar yapamadı. Çünkü orada Teknik Diretör Louis van Gaal farkı vardı. Arjen Robben, Robin van Persie, Klaas-Jan Huntelaar vb.. Hele de Wesley Sneijder Galatasaraya’da bu kadar koşarsa Galatasaray'ın en iyi transferi gibi olur.

Hakem Cüneyt Çakır

Bir Türk hakemin tam 40 yıl sonra Dünya Kupası'nda görev alması onur vericiydi. Yönettiği Brezilya - Meksika, Rusya – Cezayir ve yarı finalde Hollanda - Arjantin karşılaşmasında da Cüneyt Çakır ile yardımcıları Tarık Ongun ve Bahattin Duran çok başarılı bir yönetim gösterek bizleri en iyi şekilde temsil etti. Onları acımasızca eleştirenler acaba yaptıkları işlerde bu kadar zirveye çıkabilldiler mi? Futbolcular, yöneticiler, spor yazarları vs..