Dönerciler
Yoğun ve yorucu geçen 2011 yılının son günlerinde tatil için Güney Almanya’ya gittik. Amaç herzamanki tatilde olduğu gibi deşarj olup enerji depolamaktı. Öyle de oldu. Dachau’da yaşayan kuzenim Cemal Aybastı ve sevgili eşi de bizlere eşlik ettiler. Gerçekten Kochel am See ve çevresi harika. Masmavi gökyüzü, güneş ve kar da bizlerle beraberdi. Garmisch’deki 2900 metreye çıkan telefrik muhteşem. Walchen See ve şirin Bad Tölz kasabası dokusu bozulmadan dimdik ayakta duruyor. Karadenizli olduğumdan mı nedir, ezelden beri Bayern’e gittiğimde kendimi kısmen memlekette sanırım. Bu sefer de öyle oldu ve 4-5 gün boyunca bol bol doğa ile baş başa kaldık. Özgürce sıralanan dağlar, sessizce akan ırmaklar, kulağa dinlendirici müzik gibi gelerek çağlayan şelaleler ve yankısı bir ressamın fırçasından çıkmış gibi serpilen krater gölleri. Hep söylediğm gibi 'Alpler çok güzel ama, Karedenizi olan Karadeniz dağları da çok çok güzel' yeter ki değerlendirmesini bilelim(!)
Adayına sadece 1 oy çıkan sendika seçimi
Tatilimiz esnasında Dachau’da arkadaşım Bahtiyar Deveci ile de buluştuk. Hal hatır falan derken, istemesek te laf döndü dolaştı iş güce geldi. Ki çalıştığı firmada olanları anlatınca çok üzüldüm ama hiç şaşırmadım. Çünkü anlatıkları garip ama bizim gerçeklerimizdi. 'Dachau’daki Schuster kağıt fabrikasında toplam 120 kişi çalışmakta olup bunların 42’si Türk vatandaşı. Bu vatandaşlarımızdan çoğu üretimde çalışırken birkaçı da üretim planlamacısı, hesap uzmanı, lojistik sorumlusu ve ustabaşı gibi pozisyonlarda çalışmaktalar. Geçenlerde burada bir sendika seçimi olur ve sendika yönetim kuruluna 7 kişi seçilir. Başkanlığa Alman birinin seçildiği seçimde 3 Türk, 2 Yunan ve başkanla birlikte 3 Alman, yönetime girer. Buraya kadar herşey normal, anormal bir şey yok gibi. Ancak asıl anormal olan seçim öncesinde planlananlar ve akabinde yaşananlar. Birlik Beraberlik adına yapılan bir çok iştişare toplantılarda 'gerçekten iş yapacak bizleri temsil edecek adayları seçelim' kararı çıkmasına rağmen, 'ehil olmayan, o koltuğu 4 yıllık iş garantisi gibi gören' kişilerin seçilmesi bir çok sağduyu sahibi çalışanı son derece rahatsız etmiş. Üzülmüşler kahrolmuşlar ama nafile. Duyan kim? Hatta ve hatta oylar bölünsün diye seçime girip sadece kendisine oy verip sandıktan 1 oy alanlar dahi olmuş. Tam bir komedi değil mi??? Ama gerçek!!!
Çok rahatsız oldum...
Çıkan tablo arkadaşım ve akıl sahibi çalışanları oldukça rahatsız etse de, bazıları ise durumun farkında bile değil. Çünkü onlar olayı tam olarak kavrayamamışlar bile(!) 'Bizler iyi bir lobi oluşturup gelecek adına sağlıklı bir yol haritası çizelim diye çabalarken, arkadaşlarımızın bunları gayri ciddiye almaları beni çok üzdü.' der sevgili Bahtiyar kardeşim.. Ama yapacak bir şey yok. (aslında çooooook şey var ama bilene (!) O bunları anlatırken çok üzülmeme rağmen hiç şaşırmadım. Çünkü aynı filmi daha önceleri çok görmüştüm. Ki hala da aynı filmler vizyonda değil mi? Bu bizim genel davranışımız. Genlerimizde mi var ne? 'MAALESEF'çoğumuz bu sorunları göremeyecek kadar ahmak ve akıl fikriden Y-O-K-S-U-N. Ne diyelim, üzülme Bahtiyar kardeş 'Taflanlar yaprağını dökünce aklımız başına gelir.'
Nerede dönerciler ???
2011 yılının son günlerinde Almanya 'Dönerci Katliamı'yapan NAZİ’lerin deşifresi ile çalkalandı. Alman Devleti en üst seviyede özür diledi. Türkiye Devleti de en üst seviyede olayın tam olarak aydınlığa kavuşmasını istedi. Birçok Protesto gösterileri yapıldı yazıldı çizildi vs… Peki bu arada dönerciler ne yaptı? Türk asıllı esnaflar ne yaptı? Yarın böyle bir olayın başkalarının başına gelmemesinin garantisi var mı? Ben burada beklerdim ki, Almanya genelinde tüm Türkiye kökenli esnaf kepenk indirsin. O da olmadı. Dönerciler sadece bir gün 'Döner yok deyip' katliamları kınayan pankart yazıp 'kapalıyız' diyebilselerdi, ama nerdeee. Daha çok yankı olmaz mıydı bu haklı acı davada? Yoksa herkes kapalı olduğu günkü kaybedeceği hasılatı mı düşündü!!! Bunu düşünmek bile istemiyorum… Bu kadar küçük düşünürsek hep küçük kalmaz mıyız??? Tüm Alman dostlarımızın gayretlerine bizler daha somut destek vermez isek, gelecekte bizleri kurtaracak yeni Oskar Schindler’ler beklemek zorunda kalmaz mıyız?
Bayram Aybastı