HiDDİNK’in ardından...
Ne yazık ki, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’na sadece seyirci olarak katılacağız.En azından bu zamana kadar gördüklerimle harmanladığım mantığım ven duygularım bana böyle dedirtiyor.Sayın Hiddink Salı günkü Zagrep’deki maçtan mucize beklese de, ben milyonlarca futbolseverler gibi 'mucizeler dahi tesadüfler ile olmaz' diyorum...
Artık 2012 Tren’i kaçtı; yeni rota 2014 yılında Brezilya’da yapılacak Dünya Şampiyonası’na katılmak olmalı. Zaten Hiddink’in Milli takımın başına gelmesi 'yanlış yapılan bir organ nakli gibi bir şeydi' ve de tutmadı.Her ne kadar Sayın Hiddink üst düzey yıldızlı bir aşçı olsada, elindeki malzemeden nasıl ve ne tür yemek yapılacağına karar veremedi... Ya da başarılı olmak için bizi ciddiye dahi almadı (!)
Ama Salı gününden sonra Hiddink ile yollar ayrıldıktan sonra kendisi birçok açıklamalarda bulunup Türkiye ve Türk futbolu hakkında tespitler yapacaktır. Bu tespitler neticesinde ülkemiz ikiye bölünüp 'adam haklı' diyenler ile 'adam haksız' diyenler gündem oluşturup kamuoyunu bilgilendirme adına ekranları uzun süre işgal edecektir.
Belki Hiddink yapacağı tesbitlerin çoğunu 'bilinç altında kendini aklama' ve kendini kurtarmak için yapmış olsa da, bundan alınacak dersler olmalıdır. Belki de Hiddink’in söyleyecekleri bir çok insanın hislerine tercüman olacaktır. Kim bilir, o söylediği için herkes bir silkinip kendine çeki düzen verme gereği duyacaktır... Örneğin sayın Hiddink’in söyleceklerinden şu dersler çıkmalıdır; (Bunları derken de geçmişteki söylediklerinden esinlenerek yola çıktım yoksa 'gaibi görmek gibi' bir özelliğim ve özel bir gücüm yok. O güç sadece Yaradan’a has bir güç...)
-Milli Takım başına bir hoca getirilirken çok doğru tercihler yapılmalıdır...
-Futbol Federasyonu kendini iyi sorgulamalıdır. Neden bir yerli hoca getirmedik yada getiremedik diye...
-Futbolumuza yön verenler artık çoğunlukla 'ehil kişiler' olmalıdırlar...
-Futboldan ekmek yiyen teknik direktör ve futbolcularımız kendilerini çağımızın evrensel değerlerine uygun bir şekilde çok iyi geliştirmelidirler...
-Yazılı ve görsel basınımız gündemin nabzını spekülatif işlerden uzak, gerçekçi bir şekilde tutmalıdır...
-Taraftarlarımız daha bilinçli olup kimsenin gazına gelmeden gerçekleri kendileri görmelidirler...
Hülasa her yanıyla futbolumuzun tüm organları neşter altına yatırılıp çok rehabilite edildikten sonra sağlam temeller üstüne oturtulmalıdır.. Aksi halde günlük hesap-kitab peşinde olunup problemler iyi analiz edilmez ise, sonuç yine 'hüsran' olur... Asıl rakiplerimizin Almanya, İspanya, İngiltere gibi futbolun başka formatta yönetildiği icra edildiği ülkeler olması beklenirken, hızla irtifa kaybetmekteyiz...
Salı günü bizler için bir milad olmalı yoksa ayağa kalkmamız çok daha zor olur... Artık yüzleşme zamanı geldi de geçiyor değil mi???
Ve levki, mucize olup Hırvatistan’ı geçsek te (!)
Bayram Aybastı