-
Aa
+
 11/12/2010

Baba ile beraber hep beraber

Murat Didin ile kısa bir süre önce tanıştım. Lise yıllarımdan kalma basketbol merakımın bu tanışmada önemli bir rol oynadığı da ayrı bir gerçek. Tanışır tanışmaz hemen konuya girip Almanya Bülteni için özel bir söyleşi yapmak istediğimi söyleyince, babacan bir tavırla kabul etti ve çalıştırdığı Alman BEKO Basketbol Ligi takımı Gloria Giants’ın iki gün sonraki antrenmanına davet etti. Editörlerimizden Fatih Güvercin ile antrenmana gittik. Hoca’nın maşallahı var. Asistanı Engin Gençoğlu ile birlikte takımın suyunu çıkarıyor. Sezon başlamadan dört hafta kadar önce takımın bir araya geldiğini, takımın kaynaşması ve birbiriyle uyumlu olabilmesi için bu temponun şart olduğunu söylüyor. Antrenman bittikten sonra Murat Didin ile ofisine geçiyoruz. Fatih ile benim büroda ilk dikkatimizi duvardaki poster çekiyor. Posterin üzerinde elinde basketbol topuyla Murat Didin. Arka planda ise, Düsseldorf’un simgesi olan televizyon kulesi. Posterin üzerinde de Türkçe olarak 'BABA İLE BERABER HEP BERABER' yazıyor. Merakımı yenemeyip bu BABA lakabının nereden geldiğini sorduğumda, bu lakabın Frakfurt’ta çalıştığı yılllarda Türk basketbolseverler tarafından kendisine yakıştırıldığını anlatıyor Murat Hoca. Bunları dinledikten sonra kısa sürede edindiğimiz intiba ile Fatih ile birbirimize bakıp babacan tavırlı Murat Hoca’ya bu lakabı yakıştıranlara biz de hak veriyoruz. Arkadaşım Fatih bir taraftan fotoğraflar çekerken, ben de mesleki otoritesini sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında da kabul ettirmiş bir antrenör olarak Murat Didin ile Almanyalı Türklerden Türk Hava Yolları Basketbol Akademisin’ne, Türkiye ve Almanya’daki basketbol seyircisinden altyapı çalışmalarına ve son günlerde epeyce gündemde olan uyum tartışmaları hakında çok zevkli bir sohbete başlıyorum. Murat Didin özetle Düsseldorf ve çevresindeki basketbolseverlere bakın nasıl sesleniyor :

'BU ŞÖLENİ BİRLİKTE YAŞAYALIM'

Almanya’da yabancı bir antrenör olarak çalışmak nasıl bir duygu ?

4 yıl Frankfurt, bir yıl da Düsseldorf’u eklerseniz beş yıldır Almanya’dayım. Daha önce iki yıl da İtalya’da çalıştım. Bu nedenle farklı bir duygu içerisinde olduğum söylenemez. Artık dünyada sınırlar kalkıyor. Global bir dünyada yaşıyoruz. İnsan nerede olursa olsun, işini iyi yapmalı.

Hocam duvardaki posterde bir şey dikkatimi çekti. Posterdeki 'Baba ile beraber, hep beraber' cümlesinin özel bir anlamı var mı? Bu lakap nereden geliyor?

Bu lakabın geçmişi Frakfurt’ta çalıştığım yıllara dayanıyor. Frankfurt’tan Beşiktaş’a dönmemin ardından Frankfurt’a tekrar döndüğümde tribünde kocaman bir pankart vardı ve üzerinde ' HOŞ GELDİN BABA' yazıyordu. Ben ayrıldıktan sonra zor günler yaşamışlar. Tekrar dönmekle bir babalık yaptın, bizi kurtar anlamında bir pankarttı galiba. O gün bu gün bu lakap kaldı.

Türkiye ve Almanya’yı kıyasladığınızda basketbol alanında iki ülke arasında hangi benzerlik ve farklılıklar var ?

Türkiye’de alt yapı eğitimi çok daha ciddi yapılıyor. Burada neredeyse her klübün alt yapı eğitimi var. Ancak bu eğitim çok iyi bir teknik eğitimi içermiyor. Buradaki alt yapı eğitimi katılım odaklı bir eğitim. Bu bağlamda Türkiye’de çok fazla detay eğitim veriliyor alt yapıda. Bana göre iki ülke arasındaki en önemli fark bu.

'KAYBETTİK DİYEBİLMEK ÖNEMLİ'

Her iki ülkenin basketbol seyircisinin de farklı hassasiyetleri var. İki ülke seyircisi arasında ne gibi farklılıklar var?

Buradaki maçlara baktığınızda her maçta tribünler dolu. Almanya’daki seyirci maçı bir etkinlik gibi görüp katılmaktan zevk alıyor. Maç bitince maçın skorunu yaşantılarına katmıyorlar. Bizde ise yenmek veya yenilmek maçtan sonra da hayatımızın çok önemli bir parçası. Maçın sonucuna göre ya çok seviniyor, ya da kendimizi helak ediyoruz. Burada maçın bir spor organizasyonu olduğu, yenmek veya yenilmekten çok katılımın önemli olduğu düşüncesi ön planda. Maçlara burada ailece gelip bu şöleni ailece yaşıyorlar. Kaybederlerse 'kaybettik' diyebilme gibi önemli de bir fark var aslında iki ülke arasında. Kısacası biz maçı maçtan sonra da yaşıyor, galibiyet veya mağlubiyetle bir hafta meşgul oluyoruz. Bunlar ise maçın bitiş düdüğü ile hayatlarına maçtan bağımsız olarak devam ediyor, bir hafta sonra yine aynı şöleni yaşamak üzere salona geliyor ve takımlarını destekliyorlar.

Üç milyondan fazla Türk’ün yaşadığı Almanya’da futbolda bunca başarılı Türk genci varken, Alman BEKO Basketbol Ligi’nde tek bir Türk oyuncunun olmamasını neye bağlıyorsunuz ?

Alman Ligi’ne baktığımızda Alman oyuncunun da olduğunu söylemek zor. Alman oyuncu tabi ki var. Ama bana göre laf olsun diye var. Çok fazla gelişmiş seviyede örnek olarak gösterilebilecek Alman oyuncu da yok aslında Alman Ligi’nde. Bana göre bunun en önemli sebeplerinden birisi, burada alt yapı için yatırımın olmaması. Bu konuyu biraz açmalıyım. Alt yapıda basketbol oynayan çok sporcu var. Buradaki eğitim yetiştirme odaklı değil, katılım odaklı olduğu için belirli bir seviyenin üzerine çıkılamıyor. Dolayısıyla ligde Türk yok demekten ziyade, belirli standartın üzerinde Almanya’da yetişmiş basketbolcu yok demek daha doğru olur.

SÖYLEŞİDEN KARELER

'BASKETBOL AKADEMİSİ KURUYORUZ'

Önümüzdeki günlerde kurulacak olan basketbol akademisi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Düsseldorf’ta ART gibi yaklaşık 6000 üyesi bulunan önemli basketbol klüpleri var. Bizim takıma baktığımızda geçen yıl oldukça başarısız olmuş. Ama buna rağmen her maça düzenli olarak gelen 2000-3000 seyirci var. Basketbola böyle bir ilgi varsa, bu ilginin karşılığını vermek lazım. Türk Hava Yolları da hem Türk hem de Alman aileleri kazanabilmek, onların çocuklarına da servis götürebilmek için böyle bir şeyin yapılmasını istedi. Biz de böyle bir projeyi zevkle yapacağız. Zannediyorum ki Aralık ayının içerisinde bu işi başlatacağız.

Akademinin hedefi nedir? Örneğin isteyen herkes kayıt yaptırabilecek mi ?

Belli bir limite kadar yaş kısıtlaması olmayacak. Ancak, doğal olarak bir üst limit olacak. Alt limit olarak 8 yaşı düşünüyoruz. Katılımcılardan herhangi bir ücret talep edilmeyecek. Katılacak sporculara malzemelerini verip onlara ücretsiz bir eğitim vermeyi hedefliyoruz. Klübümüzün şu an itibariyle alt yapısı da yok. Alt yapıyı da bu sayede oluşturmayı hedefliyoruz. Akademide eğitim verdiğimiz bazı gençleri altyapıya kazanırken, bazılarını da spor akademilerine yönlendirmeyi planlıyoruz. Almanya bildiğiniz gibi spor tesisleri bakımından altyapısı çok iyi bir ülke. İnsanların da bu bağlamda spora ilgisi oldukça yüksek. Her şey var bu alanda, fakat alt yapıda sporcu yetiştirmek için yapılan yatırımlar yeterli değil. Bu alandaki yatırımların daha da artması lazım. Bu boşluğu doldurmak amacıyla burada iyi bir program geliştireceğiz inşallah. Akademinin amacını, bir yandan klübümüzün altyapısı için sporcu yetiştirmek, bir yandan da gençlere basketbolu sevdirip onların bu spor dalına ilgilerini arttırmak, olarak özetleyebiliriz.

'SPORU SEVMEK ÖNEMLİ BİR AYRICALIKTIR'

Bu bağlamda Almanya’da basketbola meraklı olan Türk gençlerine ne tavsiye edersiniz ?

Kısmet olursa burada Türk Hava Yolları Basketbol Akademisi adında bir akademi kuracağız. Bu civarda yaşıyorlarsa bize katılmalarını öneririm. Almanya’da biraz evvel ifade ettiğim gibi, çok üst düzey eğitim olmasa bile, herkesin spor yapmasına imkan tanınıyor. Bu imkanları değerlendirsinler. Basketbola çok merak duyduklarını biliyor ve zaman zaman şahit oluyorum. Sadece basketbol değil, diğer spor alanlarına da ilgi gösterebilirler. Spor onların daha iyi ve sağlıklı bir çevrenin içerisinde olmalarını sağlayacaktır. Sporun bu kadar sevildiği bir ülkede 'Türk vatandaşları spora katkı sağlar ve sporu severler' imajını ortaya koymak bizim için de çok önemli bir kimlik olacak ve bize ayrı bir değer katacaktır.

Almanyalı Türklerin Türkiye’den bakıldığındaki resmi ile buradan bakıldığındakı resmini karşılaştırdığınızda nasıl bir fark tesbit ettiniz ?

Almanyalı Türkler ile ilgili Türkiye’deyken bir resim yoktu kafamda. Daha açık söylemem gerekirse, böyle bir şey düşünmeye vaktim de olmadı. Almanyalı Türkler ile ilgili resim buraya geldikten sonra oluştu. Ama şöyle dışarıdan bakıldığında her yeni neslin biraz daha geliştiği gözleniyor. Buraya ilk gelen nesil bir birikim yapmak amacıyla gelmiş. Daha sonraki nesiller ise eğitim gibi alanlara yatırım yapmaya başlamış. Bunun sonucu olarak bu gün itibariyle Almanya’daki bir çok Alman kamu ve özel kuruluşlarının üst düzey yöneticisi konumunda olan kardeşlerimiz var. Bu çok iyi bir gelişme. Diğer taraftan bazılarının kendi gruplarının içinde kaldıklarını da gözlemledim. Bu tablonun değişmesi için hem Türk otoritesinin hem de Almanya’daki kuruluşların bu konuda bir şeyler yapması, destek vermesi lazım. Hepimiz Türk olmaktan gurur duyuyoruz. Ama hepimizin ortak bir paydası var. Hepimizin ekmeğini kazandığı ülke Almanya. Onun için Türklüğümüzü unutmadan buraya yönelik olarak en üst seviyde bir gayretle çalışmalıyız.

'HEDEFİMİZ LİGİ İYİ BİR SIRADA BİTİRMEK'

Biraz da takımınız hakkında konuşalım. Gloria Giants takımıyla bu sezon için hedefiniz nedir?

Öncelikle şunu belirtmeliyim. Biz bu sezon için planladığımız bütçenin oldukça altında kaldık. Klübümüzün geçen sezonda yönetiminde olan genel menajer sponsorlardan gelecek olan paraların neredeyse tamamını kullanmış. Böyle olunca düşük bir bütçeyle takım kurmak zorunda kaldık. Öyle zannediyorum ki, ligin en düşük iki veya üç bütçesinden birisi de bizim bütçemiz. Buna bir de geçen yılın iflas (Insolvenz) sorunundan dolayı zaman kaybını eklerseniz, bu günkü tablonun sebebi ortaya çıkıyor. Sezona dört hafta kala çalışmaya başladık. Buna rağmen Gloria çok büyük bir özveri gösterdi. Kontratların dışında bir fedakarlık yaparak takıma Olumuyiwa Famutimi ve Jamaal Tatum gibi iki sporcuyu ekledi. Bu oyuncuların eklenmesiyle daha iyi bir takım olduk. Buna rağmen bazı sakatlıklar ile uzun oyuncu eksiğimiz var. O eksikleri de zamanla kapattığımızda, hedefimiz bu sezonu düşme sıkıntısı yaşamadan bitirmek. Seneye de daha iyi bir yatırımla, ki daha klübümüze destek olacak çok sayıda Türk ve Alman şirketi de var, daha somut ve sağlam bir organizasyonun kurulabileceğine inanıyorum.

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde yaşayan yaklaşık 1 Milyon Türk’e nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Onlardan beklentiniz nedir ?

Öncelikle herkes faal olduğu alanda, bu alan hangi alan olursa olsun, üretken olup maksimum kapasitede çalışmalı. Düsseldorf çok önemli bir yer. Almanya’nın en önemli şirketlerinin büyük bir bölümünün merkezi burada. Türk Hava Yolları, Gloria Golf Resort, Yayla gibi çok önemli şirketlerin de takımımıza desteği var. Almanya’da basketbol Türkiye’de olduğu gibi kazanmak üzerine kurulu değil. Buradaki basketbol katılım odaklı oynanıyor. Bizim takım geçen yılın ocak ayından bu yana maç kazanmamış. Bu kadar zamanın ardından aldığımız ilk galibiyetin ardından salonda bir festival havası vardı. Böyle bir sevgi beraberliğine burada yaşayan Türk Toplumu’nun da katkısının olması çok önemli bana göre. Sizin de organizasyonunuzla bize zaten destek olduklarını biliyor ve görüyoruz. Benim Türk basketbolseverlere mesajım şudur: İçlerinden geldikçe, hissettikçe bu klübe destek olsunlar. Klübün mutluluğunu el ele yaşamaya çalışsınlar. BEKO Basketbol Ligi’nin en iyi salonlarından birinde çok güzel bir atmosferde oynuyoruz. Bu şöleni aileleriyle birlikte yaşayıp başarılarımıza ortak olsunlar. Bu başarının bir parçası oldukça, bu işten çok zevk alacaklarından eminim.

CUMHURBAŞKANI VE EŞLERİNE FORMA

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wullf’un Türkiye ziyaretinde her iki ülkenin cumhurbaşkanları ve eşlerine üzerinde isimlerinin yazılı olduğu Gloria Giants forması hediye ettiniz. Bunun üzerine Christian Wullf Alman BEKO Basketbol Ligi maçlarından birisini eşiyle birlikte izlemek istediğini söyledi. Cumhurbaşkanının bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Geçenlerde sayın Cumhurbaşkanı Christian Wullf eşiyle birlikte BEKO Basketbol Ligi’nin bir maçını izlemek istediğini açıkladı. Burada önemli olan konu şudur. Bir cumhurbaşkanının basketbol sevgisini hissetmesi ve bunu maça gelecek kadar hissediyor olması çok güzel bir şey. Bu olaydan dolayı her iki cumhurbaşkanına ulaşmış olmamızdan dolayı çok mutluyum. Burada sayın Abdullah Gül’e de özellikle teşekkür etmek lazım. Spora olan sevgisini bizi oraya davet ederek gösterdi. Onun gösterdiği yakınlık Alman mevkidaşı Christian Wullf’un eşi first Lady Bettina Wullf’un eski bir basketbolcu olması nedeniyle, onların da ilgisini çekti. Böyle bir ortamın oluşmasına fırsat veren Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve eşi Hayrünisa Gül’e özellikle teşekkür etmek lazım.

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wullf’un özellikle Almanya’daki yabancılara yönelik olarak olumlu açıklamaları sonrası Almanya’da yabancıların uyumu tartışmaları da alevlendi. Bu bağlamda uyuma sporun nasıl bir etkisi olabileceğini düşünüyorsunuz? Spor ile uyuma nasıl bir katkı sağlanabilir ?

Bana göre herkesin kendisini kabul ettirmek için elinden gelenin en iyisini ortaya koyması gerekir. Yapılan iş ne olursa olsun, en iyi seviyede yapmaya çalışmamız lazım. Sadece sporda değil, hayatın bütün alanlarında bu kuralı kendimize rehber olarak benimsemeliyiz. Basketbol bizim konumuz olduğuna göre yine o alandan örneklerle devam edelim. Oyuncu, yönetici ya da seyirci olarak fert fert yaşadığın ülkeye destek verdiğini gösterebilirsen, eminim ki, bu problemlerin bertaraf edilmesi için yapılması gerekeni yapmışsın demektir.

ÇOK YOĞUN BİR ÇALIŞMA TEMPOSU

Çok yoğun bir çalışma programınızın olduğunu biliyoruz. Bu yoğunluğun arasında Murat Didin’in bir günü nasıl geçiyor ?

Biraz evvel klübümüzün bazı sıkıntılarından söz ettim. Tekrar etmek istemiyorum. Ama şu an itibariyle gerek Düsseldorf, gerekse Almanya ve Alman sporu için çok önemli bir iş yaptığımıza inanıyorum. Allah da yardım edecek ve inşallah en iyisini yapacağız. Şu an itibariyle sabah 07.30’da oğlumu okula bıraktıktan sonra geri kalan mesaimin tamamını klübümüzün başarısı için ayırmış durumdayım. Şu andaki tempoya 24 saat yetmiyor dersek abartmış olmayız. Birilerinin bu işleri yapması gerekiyor. Biz de bu işi severek ve gocunmadan yapmaya çalışıyoruz.

Hocam röportajın son sorusu en kolay soru. Size söyleyeceğim kavramların sizde neler çağrıştırdığını söyleyebilir misiniz ?

Deneyelim bakalım.

İstanbul : yaşam güzelliği

Frankfurt : onlarca özel dost kazandığım bir şehir.

Almanya : İkinci vatanım gibi

Basketbol : hayat tarzımız.

Mola: oyundaki mola (bir şeyleri değiştirmek için) hayattaki mola (gerçekten dinlenmek için)

Teknik faul : rakip aldığında avantaj ama senin almaman gereken..

Üç saniye : basketbolun ne kadar tempolu olduğunun göstergelerinden bir tanesi.

Şampiyonluk : Allah her kese nasip etsin.

Tatil: ailene zaman ayırıp enerjini yenileyebileceğin en güzel süreç.

Bu güzel ağırlama ve söyleşi için teşekkür ederiz.

Ben de size ve Almanya Bülteni çalışanlarına teşekkür eder, gazetenize yayın hayatında başarılar dilerim.

Söyleşi : Arif Şentürk – Fatih Güvercin