Almanya´daki Türk Girişimciliği
Çok değil, bundan 15 yıl öncesine kadar Almanya´daki Türk girişimciler hakkında bırakın yazı yazmayı bu konu konuşma konusu dahi edilmezdi. Yıllarca birgün geri döncek misafir işçiler olarak görülen Türkler, bugünün işverenleri olarak, önemli bir istihdam yaratıyor ve ülke ekonomisine katkıda bulunuyorlar.
15 yıl öncesine kadar geri dönüş hayalleri üzerine kurulan Almanya´daki yaşam, federal hükümetin geri dönüşü teşvik programlarıyla da besleniyordu. Realite aradan geçen sürede galip geldi; dünün misafir işçileri artık yaşadıkları ülkelerin yerlileri haline geliyorlar. Bu çerçevede Türk girişimcilere ve onların ekonomik değerine ilişkin son dönemde artan ilgi kimseyi şaşırtmamalıdır. Misafir işçilerin, yabancıların veya -daha modern bir kavram kullanırsak- göçmenlerin uyumuna dair tartışmaların ağırlık noktasında sosyal-politik temaların yanısıra serbest girişimciliğin de yer bulması Türklerin yaşadıkları ülkelere ekonomik uyumlarının ulaştığı düzeyi göstermektedir.
Doğu Bloku´nun çöküşü ile hız kazanan küreselleşme ve üretim biçiminde meydana gelen değişiklikler çerçevesinde Almanya´nın yaşadığı yapısal dönüşümde serbest çalışma yaşamına giren Türkler, ekonomik değerleri ve kültürlerarası alandaki yetkinlikleri ile öncü rol üstleniyorlar.
Almanya´daki Türk işletmelerinin son 15-20 yıldaki gelişim çizgileri izlendiğinde, hiç abartısız, bir patlamadan söz etmek mümkün. Aradan geçen süre zarfında Türk girişimciler, son derece dinamik gelişim kaydederek, pazardaki küçük bir alanı kaplayan özgün mal sunumuna dayalı 'niş ekonomisi' veya 'ethnic-business' alanının aktörleri olmaktan çıkmış bulunuyorlar. Yılda 33 milyar Euro´luk ciro rakamlarına erişen 70 bin Türk işletmesi, 8 milyar Euro´yu bulan yatırım hacmine ve 335 bin çalışan sayısına erişmiş bulunmaktadır.
Köken ülkeleri ile yeni ülkeleri arasında gel-gitler yaşayan bireyler olmaktan ziyade, yaşadıkları ülkelerde kendi kültürel kimliklerinin avantajları ile formatlanmış yeni iktisadi aktörlere dönüşen Türk girişimcileri yakından incelersek; gençtirler. Girişimcilerin yaş ortalaması 37,2´dir. Yerleşikleşmişlerdir. Yaklaşık % 46,5´i Alman vatandaşlığına sahiptir. Oldukça uzun süredir Almanya´da yaşamaktadırlar. Ortalama oturum süresi 24,5 yıldır. Çoğunluğu erkeklerden oluşmaktadır. Buna karşın kadın girişimci sayısı yükselmektedir. Kadın girişimci oranı mevcut durumda % 24,6´dır. Niteliklidirler. % 70´i bir meslek diplomasına sahiptir. Türk kökenli girişimciler yüksek motivasyonları, riske açık oluşları ve başarım güçleri ile Almanya´daki arz yapısını genişletmişlerdir.
Türk işletmelerinin ve bu işletmelerin başarılarının arkaplanında işte onların geliştirdikleri iki toplumunda sosyalizasyon süreçlerinden geçmiş iki ülkeli kimlik yatmaktadır. Bu kültürlerarası yetkinlik, kendi işini kurma, girişimcilik ruhu ve risk almaya hazır olma tutumuyla birleşerek Almanya’da küreselleşme ve yapısal dönüşüm koşullarında çok sık propagandası yapılan kendi işini kurma kültürününün çekici örneği haline getiriyor. Türkler arasında yeni işletmeler kurmaya ve eski işletmeleri sağlam bir temele oturtmaya yönelik trendin devam edeceğinden yola çıkılabilir. Artan sayıdaki Türk akademisyenleri ve nitelikli işgücü, büyük olasılıkla, özellikle hizmetler alanında yeni işletmelerin kurulmasına imkan sağlayacaktır.
Tabii ki yalnızca olumlu gelişmeler beklenmemelidir. İşletmelerin gelecekteki gelişmelerinde bazı zorluklar da ortaya çıkacaktır. Sorunlu alanlardan en önemlisi, Türk işletmelerinin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri bazı sektörlerde, aşırı yığılmanın körüklediği yıkıcı rekabettir. Bu rekabetin normal biçimde piyasanın dinamiklerine uygun bir süreç olarak gelişmemesi, aksine bir diğerini ortadan kaldırmaya yönelmesi sermaye bakımından zayıf işletmelerin pazarda hızla erimelerine neden olmaktadır. Gastronomi ve perakende gıda ticareti alanlarında gözle görülür hal alan aşırı yığılma nedeniyle, piyasanın kapasite sınırına dayanılmış bulunulmaktadır. Bu nedenle rekabetin kalite artışına yöneltilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda yeni pazarlara açılmaya yönelik yenilikçi fikirlerin geliştirilmesi, farklılık gösteren pazarlama stratejileri ve konseptler pazarda tutunmak ve güçlenmek isteyenler için bir zorunluluk halini almış bulunmaktadır.
Yunus Ulusoy