-
Aa
+
 27/01/2009
 

Hasan Tekin yazdı

HÜR TÜRK Almanya

HÜR-TÜRK´ün sunduğu teklifler

18 – 21 Ocak 2008 tarihleri arasında Yurtdışında yaşayan Türkler´den sorumlu Devlet Bakanı Prof.Dr. Sait Yazıcıoğlu´nun davetiyle Almanya´daki Türk Sivil Toplum Örgütleri´nin temsilcileri ile Ankara´da yapılan toplantıda HÜR TÜRK Genel Başkanı Hasan Tekin´in yaptığı konuşmanın tam metni.

Sayın Bakanım,

değerli katılımcılar,

sizleri saygı ve hürmetle selamlıyorum,

kısa konuşmamda özetle ‚Avrupa Türklerinin dünü, bügünü ve yarınıyla’ ilgili fikirlerimizi temsil ettiğim HÜR TÜRK , Hürriyetçi Türk Alman Dostluk Federasyonu, adına sunmak istiyorum.

Konuşmamda Avrupa’ya göçün evrelerini ve bugünkü sorunlarımızı ele alacağım ve Türkiye ve Avrupa devletlerinden beklentilerimizi dillendireceğim…

Türk toplumu 60 lı ve 70 li yıllarda Avrupa’nın çeşitli ülkelerine işçi gücü olarak göç etmiştir. Önceleri geçici bir süre için düşünülen Almanya macerası bugün 47 yılını bulmuştur.

O günlerde tamamen kırsal kesimden gelen işçilerden oluşan Türk toplumu artık Avrupa’da çeşitli alanlarda faaliyet göstermektedir. Örneğin bugün Üniversitelerde 35000 Türk öğrenci vardır. 60000’nin üzerinde işveren vardır… Her meslek alanında Türkler vardır. Türkler giderek kendilerini toplumsal merkezde, sanatta, basında ve entellektüel dünyada göstermektedir.

Ancak aynı zamanda Türk toplumunun başlıca sorunu da bizleri derinden etkilemektedir. Türklerin yüzde 25 – 30 arası işsizdir. Gençlerde bu oran daha fazladır. Eğitim hala istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Gençlerin yüzde 30’u okulu herhangi bir diploma almadan terk etmektedir. Bu ileride Türklerin sosyal ve ekonomik olarak marjinalleşmesini sağlayacak önemli bir etkendir.

Aynı zamanda ve buna paralel olarak Türkler ciddi bir kimlik kaygısı ve krizi içindedir. Türk toplumu bütün yeni teknik imkanlara rağmen dilini, kültürünü ve dinini muhafaza etme noktasında büyük sıkıntılar, zorluklar ve çalkantılar yaşamaktadır.

Almanya bağlamında Türkler toplumun merkezine yönelme noktasında ciddi engellerle karşılaşmaktadırlar.

Öncelikle şunu belirtmek gerekmektedir. Türklerin azınlık olarak yaşamak tecrübesi azdır. Türkler tarih boyunca çeşitli azınlıklara yer vermişler ve onları adil bir şekilde idare etmişlerdir. Ancak kendileri ilk kez bir yerde yabancı olarak azınlık konumundadır. Ilk kez bir Türk diasporası oluşmaktadır. Ilk kez bu manada bir felsefi açılım aranmaktadır. Bu süreç te hala devam etmektedir.

Bu konuda özellikle yahudilerin tecrübelerine, Rumların, italyanların tecrübelerine maalesef sahip değiliz.

Ne toplum olarak böyle bir tecrübemiz var, ne de devletimizn böyle bir tecrübesi ve bugüne kadar böyle bir politikası olmuş.

Yani Avrupa’da 5 milyonluk bir kitlenin varlığı dahi politikaların belirlenmesinde konu edilmemiş.

Biz Almanya ve Avrupa’da azınlık olarak kendimizi konumlandırmak zorundayız. O toplumdaki yerimizi, içinde yaşadığımız kültür ve devletle ilgili olarak duygusal ve hukuki bağımızı belirlemek durumundayız. Ancak Türkiye de kendi üzerine düşeni bu konuda yapmak zorundadır.

Türkiye Avrupa Türkleri ile ilgili ciddi bir politika değişikliğine gitmek zorundadır.

Türkiye Avrupa’da yaşayan 5 milyon insanını koruyacak diplomatik girşimleri başlatmak ve kültür ve eğitim politikalarını geliştirmek durumundadır. Zira artık Avrupa Türklerinin, özellikle genç kuşağın Türkiye ile duygusal bağı, aidiyeti zayıflamaktadır.

Avrupa’daki Türkler Türkiye’nin kartviziitidir. Türklerin Avrupa’daki konumu Türkiye’nin imajını ve konumunu yakından etkilemektedir. O bakımdan Avrupa Türklerine Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ciddi eğitim ve kültür politikalarıyla yatırım yapmak zorundadır.

Şu anda Almanya’da Türklerin yüzde 80 i sosyal katmanların altında yaşamaktadır. Bu katmanların sorunlarının bütününden Türkler fazlasıyla etkilenmektedir.

Işsizlikten, sosyal dışlanmışıktan en fazla Türkler nasibini almaktadır.

Bu hem Almanya için bir sorundur, hem Türkler için bir sorundur, hem de Türkiye’nin ikili ilişkileri için bir sorun teşkil etmektedir.

Türklerin derin devlet tecrübesi ve millet terbiyesi sebebiyle, Türkler sosyal konumları gereği henüz herhangi bir toplu isyanda bulunmamışlardır. Içinde yaşadıkları toplumla büyük ölçüde barışık olarak yaşamaktadırlar.

Ancak dikkat edilmezse ve doğru politikalar ve hedefler belirenmezse, Paris banliyölerinde yaşanan, ve Birmingham da yaşanan olayların benzeri Almanya’da da yaşanabilir.

Zira sosyal ve ekonomik zorluklar ve kültürel problemlerin yanısıra, Almanya’nın da politikaları vatandaşlarımızı ciddi manada zorlamaktadır.

Almanya geç uluslaşan, geç demokratikleşen, kendi kimliği ile sıkıntılı bir devlettir. Tarihi sebepleri olan kendi aidiyet ve kimlik sıkıntısını ve kültürel travmasını ise Türk toplumunu dışlamakla ve böylelikle bir birlik ve beraberlik kurarak hal etmeye çalışmaktadır. Toplumsal birliktelik noktasında Türkler Almanların adeta panzehiri ve kurbanı olmuşlardır. Almanya’da herhangi bir negatif olayda hemen Türkler günah keçisi olarak takdim edilmektedir.

Almanya’nın pisa araştırmasında eğitimi kötü çıkmıştır,… Türkler sorumlu tutulmuştur,… Almanya’da şiddet artmaktadır… Hessen’deki eyalet seçiminde yine Türkler hedef alınmaktadır..

Tarihi kökleri olan Türk korkusu Alman toplumunun alt belleğinde yeniden canlanmaktadır. Bugün bazı partiler , din adamları ve fikir önderleri Almanya’da Türklere karşı açıkca ırkçılık etmektedirler.

Avrupa’daki Türkler olarak bizim tepkimize Türkiye de gerekli hassasiyetle cevap vermek zorundadır.

Avrupa’lılar ve özellikle Alman politikacılar Türkiye’deki azınlık konularını, Kürtlerin ve Alevilerin konumların her zaman Türkiye ‚nin önüne getirmektedir. Azınlık olmayan vatandaşlarımız için azınlık hakları istemektedir. Bu taleplerini adeta AB’nin temel politikası haline getirmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de bizim haklarımzı korumak adına en azından Avrupa’nın Türkiye’den istediklerini bizim adımıza istemelidir. Bu konudaki çekingenliğini üzerinden atmak zorundadır.

Zira Avrupa’daki Türklerin dil dersleri engellenmektedir. Müslümanların örgütleri kiliselerin yararlandığı kamusal haklardan hala yararlanamamaktadır.

Avrupa, Almanya Türkiye’ye baskılar yaparken, kendine de bakmak zorundadır. Bu konuda devletimizin diplomatik girişimlerini ve vakur durşunu bekliyor ve özlüyoruz .

Sayın Bakanım…..

Avrupa’daki Türkler olarak biz içimize kapanma sürecine girdik, zira bütün Avrupa ülkelerinde dışlanma süreci devam etmektedir. Böylesi bir süreçte bir azınlıktan açılım beklenmesi gerçekçi olmayacaktır. Çünkü azınlıklar içine kapanma ve birbirlerine kenetlenme eğilimindedir.

Biz de Avrupa’da yaşayan Türkler böylesi bir kenetlenmeyi gerçekleştirmekteyiz. Özellikle son yıllarda bu birlik ve beraberlik gelişmektedir. Ancak Türkiye’den kimi zaman gelen bazı yersiz müdahaleler ve bize danışılmadan alınan kararlar bizim birliğimizi de zedelemektedir.

O yüzden bu tür meclislerin daimi bir şekilde çalışmasına ihtiyaç vardır. Türkiye’nin ve Almanya’nın Avrupa’lı Türkler hakkında bilgi birikimine ihtiyacı olduğu gibi, Avrupa Türklerinin de kendilerini birebir anlattıkları bu tür meclislere ve diyalog kanallarına ihtiyacı vardır.

Bu alış verişi lütfen canlı ve diri tutalım. Türkiye Cumhuriyetleri hükümetleri ve devleti Avrupa’lı Türke ihtiyacı vardır. Lobi olarak ihtiyacı vardır. Kültür taşıyan unsur olarak ihtiyacı vardır. O yüzden sadece seçme hakkını tanımak yetmemektedir. Sadece yollanılan din görevlileri ve öğretmenler yetmemektedir.

Türkiye’den ve Almanya’dan çeiştli beklentilerimiz var. Almanya’dan çeşitli toplantılarda dil dersi, dini haklar, siyasal katılım hakları bekliyoruz. Türkleri Almanya’nın asli unsuru olarak kabul edilmesini bekliyoruz.

Ancak Türkiye’den de beklentilerimiz vardır.

  • Seçme hakkının yanısıra, seçilme hakkını bekliyoruz. Avrupa’nın / Almanya’nın bir seçim bölgesi olmasını bekliyoruz.
  • Emeklilik, sosyal güvenilik noktasında kalıcı çözümler bekliyoruz,
  • Ciddi kültür politikaları ve eğitim atılımı bekliyoruz.
  • Türkçemizi, Türk kültürünü muhafza noktasında gayretlerinizi bekliyoruz…

Bu itibarla göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı size teşekkür ediyor, çalışmaların ve toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum….

19.1.2008 , ANKARA

Hasan TEKİN

Genel Başkan