-
Aa
+
 20/09/2009
 

Alman Eğitim Sistemi

Birçoğumuzun bildiği üzere Almanya`daki okul sistemi eleyici bir özelliğe sahiptir. Öğrenciler 4. sınıfa geldiğinde, öğretmenlerinin tavsiyesi ve velilerinin kararı doğrultusunda ve tabiiki kendi istekleri de göz önünde bulundurularak, 5. sınıfı okumak üzere ilköğretimden sonra farklı düzeylere yönlendirilirler. Çocukların geleceğini belirleyen bu kararı doğru vermek birçok ailenin karşı karşıya kaldığı bir durumdur.

Çocukların eğitim hayatında önemli bir dönüm noktasını teşkil eden ilköğretimden ilerletici okullara geçiş (weiterführende Schulen), 'allgemeinbildendes Schulwesen' olarak nitelendirilen genel eğitim sisteminin çok boyutluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Buna göre, ilköğretimden sonra sistem dörde ayrılmaktadır. 18. ve 19. yüzyılın toplumsal yapısının etkileri sonucu oluşmuş olan bu okul sistemi, o zamanın toplumsal sınıfları arasındaki farklılıklar doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Paralel olarak yapılanmış bu okul sistemi içerisinde İlkokul`dan (Grundschule) sonra Haupt- ve Realschule ile Gymnasium yer almaktadır. Ayrı bir konumda olan Sonderschule ise yine bu paralel sistemin bir parçasıdır.

İlkokul 4. sınıf döneminde veliler okul tercihi konusunda karar verme aşamasına geçerler. Dördüncü yıl içerisinde düzenlenen veli toplantısında, bu geçiş dönemiyle ilgili konular ve sorunlar ele alınır. Veliler gruplar halinde bu okulların yapıları, hedefleri, mesleki hayata hazırlayışlarına yönelik sınıf öğretmenleri tarafından bilgilendirilirler. Bu bağlamda Hauptschule`ye değinmek gerekirse, genelde göçmen kökenli öğrencilerin yoğunlukta olduğu bu okul çeşidi bir 'çıkmaz sokak' olarak nitelendirilir. [1]

Okulun kendisi öğrencileri meslek hayatına hazırlayamasada, bu görevi üstlenen meslek okullarına hazırlar, yönlendirir.

Realschule olarak bilinen okullar ise 18. yüzyıldan beri Almanya okul sisteminin bir parçasıdır. Genel olarak bu eğitim sistemi içerisinde önemli bir yere sahip olan Realschule`yi tercih eden yedinci sınıf öğrencilerinin sayısı istatistiklerde belirtildiği üzere 1952/53 - 1990/91 yılları arasında %6,1`den %26,9`a çıkmıştır.[2] Realschule orta seviyedeki meslek eğitimine hazırladığı gibi aynı zamanda yüksek öğrenimin de ön basamağıdır.

Gymnasium orta çağ dönemindeki Latin okullarının devamı olarak 19. yüzyılda bugünkü şeklini almıştır. Bu okullar daha bilimsel ağırlıklı eğitim vererek, 'Kollegstufe' olarak adlandırılan 11-13. sınıf dönemlerinde öğrencileri yüksek öğrenime yani Abitur`a hazırlamaktadır.

Okutulan konular arasında farklılıklar olsa da bütün okullarda genel olarak ortak bir müfredat çerçevesi takip edilmektedir. Realschule ve Gymnasium gibi okullara yönlendirilen öğrencilerde genel olarak belirli derslere yönelik kabiliyet değerlendirilir ve bu bağlamda tevsiyede bulunulur. Haupt- ve Sonderschule gibi okullara ise bilindiği üzere, başarı seviyesi düşük veya öğrenme zorluğu bulunan öğrenciler yönlendirilir. Hamburg eyaletinde öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların gönderildiği, özel eğitim verilen okullarda ( Sonderschule ) öğrencilerin önemli bir oranını Türk çocukları oluşturmaktadır. Almanya genelinde ise Hamburg Eyaleti, göçmen kökenli öğrencilerin 'Sonderschule'ye en fazla gönderildiği eyalet olarak başı çekmektedir. Hamburg’da 'Sonderschule'ye gönderilen Alman öğrencilerin oranı %19 iken, göçmen ailelerden gelen öğrencilerin oranı %28.1’i bulmaktadır.[3]

Birçok pedagog ve politikacının bu ilköğretim sonrası üç bölümlü eğitime yönelik ciddi eleştirileri var. Başarı düzeyine yönelik ve erken , dördüncü sınıf sonundaki eleme; imkan dağılımındaki eşitsizlik¸ eğitim yollarının tek yönlülüğü ve birbiriyle bağlantısız olması, en önemli eleştiri noktalarıdır. Özellikle yabancı kökenli çocuk ve gençlerin bu sistem içerisinde arka planda kaldığı gözlemlenmektedir. Mutlaka yenilikçi çalışmalar yapılmaktadır, fakat geliştirme aşamasında olan bu önlemler yetersiz kalmaktadır.

İleriki bölümlerde özellikle Gesamtschule olarak adlandırılan karma okula daha detaylı değinip ayrıca göçmen kökenli çocukların yukarıda tanıtılan Alman eğitim sistemindeki yerini ve konumunu irdeleyeceğim.

Unutmayalım: günümüz çocuklarına daha iyi imkanlar sunabilmek için onların önlerini açmak adına bilinçlenmeli, kültürler arası diyaloğa sağlam bir zemin hazırlamalıyız. Daha bilinçli veliler ve başarılı çocuklar yetiştirmek dileğiyle….



[1]Bknz. Theo Dietrich: Zeit- und Grundfragen der Pädagogik, Bad Heilbrunn, 1998, S. 215.

[2] H.G. Rolff: Jahrbuch der Schulentwicklung, Bd. 7, Weinheim und München, 1992.

[3] Bknz. Kultusministerkonferenz 2001.