Göçmen sineması 25 yaşında
Almanya’daki sinema sektöründe emin adımlarla ilerleyen '
göçmen sineması' 25 yaşını doldurdu.Berlin (mt) – Önceleri pek üzerinde durulmayan, herhangi bir biçimde kategorize edilmeyen göçmen elinden çıkma filmler yeni bir kavramla tanıştı: 'Göçmen Sineması'. Geçen hafta 'Deutschlandradio Kultur' frekanslarından yayınlanan bir programda da belirtildiği gibi en geç Fatih Akın’ın 'Duvara Karşı' (Gegen die Wand) filmi ile birlikte bir 'göçmen filmi' lafıdır gidiyor.
TEVFİK BAŞER İLE BAŞLADI
Programı yapan Anke Leweke’nin de vurguladığı gibi herşey Tevfik Başer’in 1985 yılında vizyona giren '40 Metrekare Almanya' (40 qm Deutschland) filmi ile başladı. Dursun ile Turna’nın Almanya’da feodal tarzda sürdükleri hayatı konu alan bu filmi 90’ların başında oluşan yeni üslupta filmler izledi. Bu üslup nitekim 1998 yılında Fatih Akın’ın ilk uzun metrajlı filmi olan 'Kısa ve Acısız' (Kurz und schmerzlos) ile taçlandı. Film Sırp, Yunan ve Türk üç gencin dostluklarını ve sinemada gerçekleşen sosyalizasyonlarını tematize ediyordu.
DİZİLER DE VAR
Derken 2000’lerle birlikte yeni bir nefes daha geldi 'Göçmen Sineması'na: Thomas Arslan. Sanatçı 'Güzel Gün' (Der schöne Tag) adlı yapıtında bir genç kızın Berlin’in Kreuzberg semtinde yaşadağı bir günü yansıtıyor perdeye. Nitekim 'Yeni Başlayanlara Türkçe' (Türkisch für Anfänger) adlı televizyon dizisi, yabancıların multi-kulti varlığının bir sorun teşkil etmediğini, aksine kültürel bir kazanım olduğundan dem vuruyor ve bunu ironik bir dille yansıtıyor.
EN SON 'ALMANYA'
Nihayet 'Göçmen Sineması' şu sıralar 'Almanya' ile yine gündemde. Bu filmde artık sosyal ya da kültürel sorunların farklılıkların biraz da fatalist bir yaklaşımla perdeye yansıtılmadığına artık güldürü tarzının da pekâlâ bu yeni ekolde kendine yer bulduğuna tanık oluyoruz. Kuşkusuz Alman film endüstrisi için yeni bir nefes ve faklı bir çeşni 'Göçmen Sineması'.
Haber: memoriaturca / Yücel Sivri ( www.almanyabulteni.de )
