-
Aa
+
 18/07/2018

NSU kararı ile oluşan kaygılar

NSU kararı ile oluşan kaygılar

Uzmanlar, geçtiğimiz günlerde karara bağlanan NSU davasında, örgütün Alman derin devletiyle ilişkilerinin tam olarak aydınlanmamış olmasının geleceğe yönelik kaygıları devam ettireceği uyarısında bulundu. Avrupa'da yükselen İslamofobi göz önüne alındığında, halihazırdaki durumun yeni katliamlara davetiye çıkarabileceğinin altını çizen uzmanlar, ayrıca Almanya'nın hukukun üstünlüğü konusuna dünyada en çok vurgu yapan ülkelerden biri olmasına rağmen bu davada iyi bir sınav veremediğine dikkati çekti.

DOSYA KAPATMA GÖRÜNTÜSÜ İDDİASI

Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, verilen kararın çok vahim bir durum ortaya koyduğunu söyledi. İnsanlık karşısında çok yüz kızartıcı, iğrenç, nefret suçları işlemiş bir örgüt bulunduğunu ve Avrupa'da yükselen İslamofobiyle beraber benzer örgütlerin daha geniş katliamlar yapma ihtimalinin her zaman mevcut olduğunu anlatan Okur, halihazırdaki durumla da yeni katliamlara davetiye çıkarabileceğinin altını çizdi. Verilen kararda geniş bir insanlık camiasının haklı itirazlarına temel teşkil eden hususlar olduğunu vurgulayan Okur, mahkemenin dava dolayısıyla ortaya çıkan delillere 120 yıl gizlilik kararı koyduğunu hatırlattı. Okur, "Alman devleti bu davayla ilgili hangi bilgilere ulaştı? Bu bilgi, delil ve bağlantılar hangi kurumlarına işaret ediyor ve gizlilik kararı konularak meselenin örtülmesi gerçekleri ortadan kaldırabilir mi? Bunlar önemli, vicdan kanatan sorular." diye konuştu. Söz konusu örgütün mahkeme aşamasına intikal sürecinin de ilginç olduğunu dile getiren Okur, NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos'un, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmaları ve intihar ettiklerinin öne sürülmesinin yanı sıra yargılanan son zanlı Beate Zschaepe'nin, NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmasını hatırlattı.

BİR KİŞİYE CEZA YETERLİ Mİ?

Bu örneklerin tüm delillerin ortadan kaldırılması ve olaylarda başka bir elin varlığı olduğu ihtimalini güçlendirdiğini ifade eden Okur, şunları söyledi: "Bir kişiye ceza keserek bir dosya kapatma operasyonu görüntüsü var. Bu, adaletin tesis edildiği kanaatini asla uyandırmıyor ve adalet isteyen kitlelerin vicdanını kanatmaya devam ediyor. Geleceğe yönelik kaygıların kapısını açıyor. Alman hükümetinin içinde kümelenen karanlıkla yüzleşmeden bu sorunların üstesinden gelebilmesi mümkün değil. Bunun için cesur olması, aynayı yüzüne tutabilmesi ve gördüğü karanlıkla boğuşma iradesini gösterebilmesi lazım."

ALMANYA HUKUK SİSTEMİ İYI BİR SINAV VERMEDİ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Demirtaş da Alman istihbaratının, ülkedeki NSU örgütü üyelerinin varlığı ve eylemleri konusunda yıllar öncesinden bilgi sahip olduğunu belirtti. Demirtaş, "Neden istihbarat bilgileri varken cinayetler engellenememiştir, istihbarat örgütlerinin nasıl bağlantıları mevcuttur, mahkeme sonucunda aydınlatılamamıştır. Hukukun üstünlüğü konusuna dünyada en çok vurgu yapan ülkelerden biri olan Almanya'daki hukuk sistemi bu davada iyi bir sınav veremedi." dedi. Almanya'nın ne yazık ki bu tip cinayetlerin arkasındaki gerçek bağlantıları ortaya çıkarma konusunda başarısız tek ülke olmadığına işaret eden Demirtaş, dünyanın tüm bölgelerinde gerçek failleri bulunamamış cinayet ve katliamların olduğunu ifade etti. Demirtaş, "Sadece başsanığa müebbet, diğer sanıklara değişen oranlarda cezalar verilmesi vicdanları rahatlatmamıştır." değerlendirmesinde bulundu. Dışişleri Bakanlığının dün dava kararına ilişkin yaptığı açıklamada, Almanya'daki siyasetçilerin popülizme kaymaması yönündeki uyarılarının özellikle not edilmesi gerektiğinin altını çizen Demirtaş, Almanya'daki anketlere göre aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi'nin (AfD) oy oranlarının giderek arttığını ve ikinci büyük parti olma yolunda ilerlediğine dikkati çekti. Demirtaş, aşırı sağ oyların Almanya'da arttığını ve bunun da büyük ölçüde seçmenin merkez partilere tepkisini yansıttığını vurgulayarak, dünyada ve Avrupa'da yükselen aşırı sağın mülteci kriziyle birlikte Almanya'da da yansımaları olduğunu belirtti. Öte yandan, davayla ilgili hayal kırıklıklarının, sivil toplumda da tepkiye yol açtığını kaydeden Demirtaş, "Almanya'nın farklı kentlerinde mahkeme kararına karşı gösteriler yapıldı. Sivil toplumun tepkisini not etmek lazım. Benzer şekilde akademik çevrelerden de tepkiler var." dedi.

Haber: (Almanya Bülteni) – Ankara
Kaynak: (AA) Anadolu Ajansı

Haberler