-
Aa
+
 04/03/2019

Hannover’de Türkçe’nin geleceği toplantısı

Hannover’de Türkçe’nin geleceği toplantısı

Aşağı Saksonya Türk Veli Dernekleri Federasyonu (FÖTEV Nds) Dünya Anadili Günü vesilesiyle Hannover’de ‘Almanya’da çokdilliliğin geleceği ve Türkçe’ konulu panel düzenledi. Konuşmacı olarak Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim görevlisi ve Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Hükümeti Danışmanı Dr. Ahmet Ünalan ve FÖTEV Başkanı ve Duisburg Essen Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ali Sak‘ın katıldığı paneli T.C. Hannover Başkonsolosu Banu Malaman ve çok sayıda katılımcı takip ettiler.

EĞİTİM ÖNCELİĞİMİZ

FÖTEV Nds Başkanı Seyhan Öztürk’ün açılış konuşmasında “En önem verdiğimiz husus elbette eğitim meselesidir. Türk öğrencilerinin başarılı oması Türk toplumunun konumunu güçlü kılacaktır. O bakımdan bütün vatandaşlarımızı Türkçe derslerine katılmaya ve eğitimde başarıyı zorlamaya davet ediyoruz” sözleriyle eğitime önem verilmesi gerektiğini vurguladı. Öztürk, Aşağı Sakonya’da Eğitim Bakanlığı yetkilileri ve toplumun bütün kesimleriyle temas içinde olduklarını belitti. Öztürk „Özellikle çokdilliliğin kabulü ve Türkçe’nin eğitim sistemi içinde daha iyi konumda değerlendirilmesi hususunda girişimlerimiz var, Başarılı olacağımızı umuyorum.“ dedi.

ANA UNSUR TÜRKÇE

Panelistlerden Dr. Ahmet Ünalan Türkçe’nin Avrupa ve Almanya’da 21. yüyzıldaki konumunu değerlendirdi. Dr. Ünalan toplumbilimsel açıdan Avrupa’da oluşma sürecinde olan Batı Avrupa Türk azınlığının konumunu tarihsel karşılaştırmalar ve örneklerle anlattı. Çokdilli topluluklarda ve kültürlerin, dillerin iç içe yaşadığı ortamlarda diller ve kültürler arası geçişkenliğin olağan olduğunu dile getiren Ünalan, Almanya’nın refah seviyesini ve nüfusunu koruabilmesi ve toplumun yaşlanmasını dengeleyebilmek için göçe ihtiyac olduğunu belirtti. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal yapının yeniden şekillendiğini belirten Dr. Ahmet Ünalan „Almanya zorunlu bir değişim süreci içinde. Bu değişim Almanya’yı zorluyor. Değişim süreci bu kriz hattını ortaya çıkarıyor.“ dedi. Türkçe‘nin, Almanya’nın ve Avrupa’nın birçok ülkesinde en yaygın konuşulan ikinci doğal dil konumunda olduğunu tespit eden Ünalan: “Almanya’da yaklaşık 3 milyon insan, Avrupa’da 5 milyon insan  farklı düzeylerde Türkçe konuşuyor. Türkçe, bu insanların anadili, aynı zamanda kültürlerini, toplumsal kimliklerini ve toplumsal hafızalarını, azınlık bilincini, Türkiye ile olan bağlarını şekillendiren ana unsur. Türkiye’den Avrupa’ya göç, büyük ölçüde 1960’lı ve 70’li yıllarda kırsal bölgelerden Almanya’nın sosyolojik alt katmanlarına doğru gerçekleşmişti. Bu şartlarda Türkçe’nin bir akademi, edebiyat ve yüksek prestijli dil olması ve bu yönde gelişmesi hayli zor” diyerek bu yönde ele olan bilimsel verileri değerlendirdi.

EN YÜKSEK KATILIM KRV EYALETİ’NDE

Dr. Ahmet Ünalan, ”Türkçe, Avrupa diyasporasında korunmaya çalışılıyor. Ancak ne Türkiye Türkçesi ile yakın bir şekilde, ne de kendine özgü bir kültürel iklimde gelişebilmiş değil. Aksine günlük konuşma dilinde Türkçe, 200-300 kelime dağarcığı ile oldukça içine kapanmış ve edebiyat, bilim ve felsefe dili olmaktan uzak, sadece gündelik iletişim için kullanılan bir dil konumunda. Bu yönüyle elbette tahrip olmaya, kısmen unutulmaya aday bir dil. Bu bakımdan Türkçenin Avrupa’da da korunması ve hatta geliştirilmesi, akademi dili olması gerekiyor. Okullar ve eğitim sistemi bunun için temel taşıyıcı unsur” dedi ve örgün eğitim sitemi içinde Türkçenin konumunu istatistiki verilerle değerlendirdi. Yansıttığı karşılaştırmalı ampirik verilerde Türkçe dersine katılımın en fazla Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde olduğunu vurgulayan Dr. Ünalan “Burada dahi katılım yüzde 20’yi aşmıyor. Bavyera, Berlin gibi eyaletlerde katılım yüzde yedilerde kalıyor. O yüzden örgün eğitim sisteminde mutlaka yeni pedagojik, dilbilimsel, metodolojik, didaktik yaklaşımları ele almamız lazım” dedi.

TÜRKÇE EĞİTİM SİSTEMİ İÇERİSİNDE DESTEKLENMELİ

Dr. Ünalan “Türkçe, Almanya ve Avrupa Türklerinin en doğal hakkıdır. Türkçe’nin eğitim sistemi içinde Türk toplumunun nüfusuna göre desteklenmesi gerekiyor. Oysa biz bu hedefin çok uzağındayız. Ayrıca  Türkler, Almanya’nın vatandaşları konumunda. Devletin yasal olarak azınlık dili olmayan ama de facto ikinci büyük dil gurubu olan Türkçe’yi desteklemesi, devletine vergi veren vatandaşların temel isteği olmalı. Bu yönüyle Türkçenin devletin TV kanallarında yer alması, radyoda yer alması, devletin kültür politikaları içinde göz önünde bulundurulması gerekir. AB de üye ülkelerinden ‘azınlık ve yerel dilleri koruma altına almasını’ 1992’de “Europa der Regionen” programı anlaşması bağlamında bekliyor. Türklerin kendilerini AB vatandaşları olarak bu anlaşmadan doğan hakları olduklarına inanan, demokratik katılımla hak iddia eden konumunda görmeleri gerekir. Bu adımları sağlayacak olan ise Avrupa’da STK larımızıdır” sözleriyle STK’ların da içinde olduğu Türk toplumunu Türkçe ile ilgili bilgilendirdi ve yapılması gerekenlerin altını çizdi.

DEMOKRATİK HAKLARIN BİLİNCİNDE OLUNMALI

Türkçe derslerinin okul bağlamında korunması ve geliştirilmesi  gerektiğini vurgulayan Dr. Ahmet Ünalan‚ „Türkçe derslerini müfredatın öngördüğü zeminde ve demokratik olanaklarla talep etmeliyiz.“ dedi. Dr. Ahmet Ünalan dinleyenleri vergi verdikleri ve vatandaşı oldukları Almanya devletinden ve eyaletlerinden demokratik haklarını talep etmelerini ve demokratik sürece katılmalarını talep etti. Dr. Ahmet Ünalan‚ „Almanya diğer Avrupa ülkelerine kıyasla göç etmiş olan intibakı noktasında daha iyi konumda. Bunu büyük ölçüde Türklerin varlığına ve ferasetine borçluyuz. Almanya eğer diğer komşu Avrupa ülkelerindeki kriz hatlarını yaşamak istemiyorsa, azınlık toplulukların ve özellikle Türklerin kültürel ihityaçlarına nitelikli Türkçe ve Almanca eğitim ve kültür programlarıyla cevap vermelidir.“ dedi.

VELİLER VE ÖĞRETMENLER BİR ARAYA GELMELİ

Dr. Ali Sak ise beyin araştırmaları hakkında yapılan bilimsel çalışmaları ve beyin ve dil ediniminin ilişkisini anlattı. Dr. Ali Sak „Çocuk erken yaşta iki dilde de eğitilirse beyninin gelişmesi o denli mümkün oluyor. Bir çocuk erken yaşta birden fazla dili rahatlıkla öğrenebilir.“ dedi. Dr. Ali Sak sadece ikidilli eğitimin desteklenmesi gerektiğini belirtti, bunun ise toplumda yeteri derecede karşılık bulmadığını belirtti. Dr. Ali Sak “Velilerimiz ve öğretmenlerimizi biraraya gelmeye davet ediyorum. Sorunların çözümü ortak akla ve ortak iradeye bağlıdır. Bu tür toplantılarda eğitimde ortak paydalar bulunacaktır”‘ dedi.

AVRUPA’YA DÖNÜK ÇİFT DİLLİ MEDYA ÖNERİSİ

Öte yandan Türkçe eğitiminin okul alanının dışında da toplumun bütün katmanlarına ve bütün yaş guruplarına yönelik sunulmak zorunda olduğunu vurgulayan Dr. Ahmet Ünalan: “Okul eğitimini destekleyen unsurlar, örneğin Türkçe tiyatro, sanat ve müziktir. Bu konuda okulların yanı sıra oluşturulacak kültür merkezleri aracılığyla  dilimizin korunması ve gelişmesine katkı sağlayacak kültürel etkinliklere dönük altyapı oluşturulmalı. Avrupa’ya dönük çiftdilli bütün alanlarda medya oluşturulmalı veya desteklenmeli” dedi. Niteliği yüksek olan programın sonunda konuşmacılar ve çok sayıda katılımcı, Türkçenin bireysel ve kolektif kimlik oluşumunda ana unsur olduğunu, toplumun bütün unsurlarının bu yönde özeleştiri yaparak daha aktif bir şekilde çalışması gerektiğini belirttiler. Program müzik dinletisi ve yemek programıyla sona erdi.


Haber: (Almanya Bülteni) - Hannover

Eğitim