-
Aa
+
 09/02/2019

Essen’de çokkültürlülük sempozyumu

Essen’de çokkültürlülük sempozyumu

Türk Alman Akademisyenler Platformu (TD – Plattform)’nun Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) ve Almanya İsrail topluluğunun düzenlediği “Almanya ve İsrail’de çokkültürlü toplumlar” konulu sempozyum Duisburg – Essen Üniversitesi Essen yerleşkesinde Dr. Yaşar Aydın (Hamburg Protestan Üniversitesi), Dr. Hay Eytan Kohen Yanarocak (Kudüs Üniversitesi), Yalçın Geyhan (TD Plattform Başkanı) ve Dr. Ahmet Ünalan’nın (Duisburg-Essen Üniversitesi)’ın katılımları ve Bahar Arslan ve Caner Aver’in moderatörlüğünde gerçekleşti. Çok sayıda izleyicinin katılımıyla ve TD – Plattform’un iptal edilen Mevlüde Genç ödül töreniyle ilgili tartışmaların gölgesinde geçen sempozyumda Dr. Ahmet Ünalan’ın eleştirileri ve uyarıları dikkat çekti.

SOLINGEN HADİSESİ KONUSUNDA HASSAS OLMALIYIZ

Dr. Ahmet Ünalan: “TD Plattform Türk toplumunun ortak hafızasına, kimliğine ve vicdanına hitap etmektedir. Forumu çok sayıda ve başarılı Türk ve Alman akademisyen meydana getirmektedir. Bu insanlar Türk ve Alman toplumunun belkemiğini oluşturmaktadır. Bu insanlar yölendirici ve kanaat önderi konumundadırlar. Bu yüzden Solingen hadisesi gibi Avrupa Türk azınlığının yaklaşık 60 yıllık göç geçmişinde yaşadığı en büyük travmayı, iyi niyetle de olsa başka hiç bir olayla karşılaştırmama ve karşılaştırma algısı yaratmaması gerekmektedir. TD Plattform’un ve Almanya Türk toplumunun buna dikkat etmesi gerekir. Bu hassasiyeti göstermeyenleri de uyarması gerekir.” dedi.

TARTIŞMAYA KAPALI KONULARI TARTIŞMAYA AÇAMAYIZ

Siyasetbilimci ve sosyolog Dr. Ahmet Ünalan: “Toplumu oluşturan mitler ve kuruluş hikayeleri vardır. Hareetz İsrail, yani İsrail’de Yahudi topluluğunun yüzyıllar süren baskı ve travmalardan sonra özgürlük ve refaha kavuşması, İsrail topluluğu için tartışmaya açık bir konu değildir. Şoha’yı (Holocaust) tartışmak ve Yahudi topluluğun özellikle Almanya ve Doğu Avrupa’da yaşadığı soykırımı herhangi bir olayla eşdeğer tutmak veya bu algıyı beslemek ahlaki de etik değildir, kabul edilemez.” dedi ve “Bunların üzerinde özenle duralım. Burada anakronik bir şekilde travmaların karşılaştırılmasını yapmayacağız. Bu ahlaki ve etik olmaz. Zira tarihsel ve toplumsal koşullar bambaşka. Ancak her iki konuda da hassas olmamız gereğinin altını çizmek isterim.” dedi.

DÜZEYLİ VE BİLİMSEL BİR TARTIŞMA

Sempozyumun tartışma kısmında Dr. Yaşar Aydın (Hamburg Protestan Üniversitesi), Dr. Hay Eytan Kohen Yanarocak (Kudüs Üniversitesi) ve Dr. Ahmet Ünalan’nın (Duisburg-Essen Üniversitesi)’nın bilimsel ve nitelikli konuşmaları ve düzeyli tartışmaları dikkat çekti.

TÜRKLERİN ALMANYA’NIN ORTAK KİMLİĞİNE KATKISI BÜYÜK

Dr. Yaşar Aydın Almanya’daki çok kültürlü toplum yapısını, Almanya tarihini ve Almanya’nın çok kültürlü toplum yapısıyla intibak sürecini anlattığı sunumunda “Almanya büyük sorunlara ve toplumsal kırılmalara rağmen demokrasiyi geliştiriyor. Ekonomik kalkınma ortak kimliğin oluşumunu olumlu yönde etkiliyor. Türkler Almanya’nın ortak kimliğine katkısı büyük. Toplumsal tartışmalara ve popülist sağ eğilimlere rağmen Almanya toplumsal dönüşümünü sağlama aşamasında.” dedi.

TÜRK YAHUDİLERİNİN İSRAİL’DE KONUMLARI ÖZELDİR

Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak ise İsrail’in çok kültürlü bir göç ülkesi olduğunu vurguladığı konuşmasında, “1949 sonrası dünyanın her yerinden insanlar inanç bazında İsrail’e göç etmişlerdir. Ortak yaşama iradesi  devletin kuruluş felsefesini oluşturmaktadır. İsrail sıkıntılara rağmen çok kültürlü ve çok dinli yapısını korumaktadır ve krizlerle de olsa demokrasisini geliştirmektedir.” dedi. Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak Türk Yahudilerin İsrail’de konumları çok özeldir. Genelde sefardim olan Türk Yahudileri Türkiye’ye her zaman bağlılık duymuşlar ve şükranla yaklaşmışlardır.” dedi.

ALMANYA YENİDEN ALMAN KİMLİĞİ OLUŞTURMADA ZORLANIYOR

Dr. Ahmet Ünalan ise, “Dünyada bütün devletler bir dönüşüm süreci içinde. Küreselleşen dünyada güç dengeleri değişiyor, değer yapıları değişiyor, ulus devletlerin konumu bir taraftan küresel yapılanmalarla dönüşüme zorlanırken diğer taraftan mikro milliyetçi karşı dalgalar bu sürecin karşı akımını sağlıyor.  Almanya bu dönüşümün tam ortasında ve bu yüzden çok zorlanıyor. Ama İsrail de kuruluş hikayesi ve güvenlik algısı çok farklı da olsa, böylesi bir dönüşüm sürecinde. Almanya kendi içinde yeniden Alman kimliği oluşturmanın sıkıntısı içinde, zira Almanya gecikmiş uluslaşması, gecikmiş demokrasi inşasıyla ve Birinci ve İkinci Dünya Savaşları suçlusu olması travmasıyla kimlik oluşturma hususunda oldukça gergin bir ülke. O yüzden başka kimliklerin absorbe edilmesinde çok yetenekli değil. İsrail ise çelişkileri bir arada yaşatıyor. Bir taraftan çok kültürlü ve çok dinamik bir toplum ve Ortadoğu’da işleyen tek demokrasi. Ekonomik refah içinde. Diğer tarafta güvenlik konsepti, tarihsel tecrübeyle açıklanabilecek agresif dış politikası ve Filistinlilere karşı uyguladığı ayrımcı politikalar var. Bu çelişkiler yumağını tarihsel perspektif gözetmeden Ortadoğu gibi karmaşık bir bölgede çözmek ve anlamak çok zor.” şeklinde konuştu.

BENZER ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK

TD Plattform Başkanı Yalçın Geyhan ise Almanya İsrail Topluluğu ile ortak çalışmalarının devam edeceğini vurguladı. “Yahudi topluluğunun ve Türk toplumunun tecrübelerinden karşılıklı olarak faydalanmasını önemsiyoruz.” diyen Geyhan’ın konuşmasının ardından moderatörler Bahar Arslan ve Caner Aver başarıyla geçen programı bitirdiler.

Haber: (Almanya Bülteni) – Essen

Eğitim