-
Aa
+
 10/09/2018

21. yüzyılda Almanya’da Türkçe ve eğitime çağrı

21. yüzyılda Almanya’da Türkçe ve eğitime çağrı

Hamm Türk Veli Derneği ve MobilES’in düzenlediği ve T.C. Essen Başkonsolosu Şener Cebeci’nin de katılıp selamlama konuşması yaptığı ‚Türkçe dersleri ve Türk çocuklarının eğitimdeki konumu‘ başlıklı panelin konukları Duisburg-Essen Üniversitesi öğretim görevlisi ve Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Hükümeti Danışmanı Dr. Ahmet Ünalan ve T.C.Essen Başkonsolosluğu Eğitim Ataşesi Doç.Dr. Mehmet Fikret Arargüç’tü. Programın açılışını yapan Hamm Markisches Gymnasium öğretmeni Yurdagül Yağlıoğlu ve Kuzey Ren Vestfalya Veli Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Ali Sak’ın ardından Kamuran Turan MOBİLSES Projesini tanıttı.

BAŞKONSOLOS CEBECİ’DEN TÜRKÇE DERSİ’NE KATILIM ÇAĞRISI

Selamlama konuşmasına toplumun sorunlarıyla yakından ilgili olduklarını vurgulayarak başlayan T.C. Essen Başkonsolosu Şener Cebeci : “En önem verdiğimiz husus elbette eğitim meselesidir. Türk öğrencilerinin başarılı olması Türk toplumunun konumunu güçlü kılacaktır. O bakımdan bütün vatandaşlarımızı Türkçe derslerine katılmaya ve eğitimde başarıyı zorlamaya davet ediyorum‘ dedi.

AVRUPA TÜRKLERİ YAŞADIKLARI ÜLKELER İÇİN BİR ZENGİNLİKTİR

Dr. Ahmet Ünalan ise yaptığı sunumda Türkçe’nin Avrupa ve Almanya’da 21. yüyzıldaki konumunu değerlendirdi. Dr. Ahmet Ünalan toplumbilimsel açıdan Avrupa’da oluşma sürecinde olan Batı Avrupa Türkçe ağızını tarihsel karşılaştırmalar ve örneklerle anlattı. Dr. Ahmet Ünalan çokdilli topluluklarda ve kültürlerin - dillerin içiçe yaşadığı ortamlarda diller ve kültürel arası geçişkenliğin olağan olduğunu dile getirirken sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Türkçesi’ni eleştirme maksadıyla bu olguyu zaafiyet gibi göstermek dilbilimsel açıdan doğru değildir. Aksine Avrupa Türkleri olgun şartlarda hem kendi dillerini ve kültürlerini koruyup – zenginleştirerek geliştirme, hem de içinde bulunup parçası oldukları kültür ve dilleri etkileme olanağına sahiptirler.”

AVRUPA’NIN BİRÇOK ÜLKESİNDE EN YAYGIN İKİNCİ DİL

Türkçe, Almanya’nın ve Avrupa’nın birçok ülkesinin en yaygın ikinci konuşulan doğal dili konumunda olduğunu tespit eden Ünalan: “Almanya’da yaklaşık 3 milyon insan, Avrupa’da 5 milyon insan farklı düzeylerde Türkçe konuşuyor. Türkçe, bu insanların anadili, aynı zamanda kültürlerini, toplumsal kimliklerini ve toplumsal hafızalarını, azınlık bilincini, Türkiye ile olan bağlarını şekillendiren ana unsur. Türkiye’den Avrupa’ya göç, büyük ölçüde 1960’lı ve 70’li yıllarda kırsal bölgelerden Almanya’nın sosyolojik alt katmanlarına doğru gerçekleşmişti. Bu şartlarda Türkçe’nin bir akademi, edebiyat ve yüksek prestijli dil olması ve bu yönde gelişmesi hayli zor.” diyerek bu yönde elde olan bilimsel verileri değerlendirdi.

EN YÜKSEK KATILIM KRV EYALETİ’NDE

Dr. Ünalan: ”Türkçe, Avrupa diasporasında korunmaya çalışılıyor. Ancak, ne Türkiye Türkçesi ile yakın bir şekilde, ne de kendine özgü bir kültürel iklimde gelişebilmiş değil. Aksine günlük konuşma dilinde Türkçe, 200-300 kelime dağarcığı ile oldukça içine kapanmış ve edebiyat, bilim ve felsefe dili olmaktan uzak, sadece gündelik iletişim için kullanılan bir dil konumunda. Bu yönüyle elbette tahrip olmaya, kısmen unutulmaya aday bir dil. Bu bakımdan Türkçenin Avrupa’da da korunması ve hatta geliştirilmesi, akademi dili olması gerekiyor. Okullar ve eğitim sistemi bunun için temel taşıyıcı unsur.” şeklinde konuştu.
Örgün eğitim sitemi içinde Türkçe‘nin konumunu istatistiki verilerle değerlendiren Ünalan, yansıttığı karşılaştırmalı ampirik verilerde Türkçe dersine katılımın en fazla Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde olduğunu vurgularken: “Burada dahi katılım yüzde 20’yi aşmıyor. Bavyera, Berlin gibi eyaletlerde katılım yüzde yedilerde kalıyor. O yüzden örgün eğitim sisteminde mutlaka yeni pedagojik, dilbilimsel, metodolojik, didaktik yaklaşımları ele almamız lazım.” dedi.

TÜRKÇE EĞİTİM SİSTEMİ İÇERİSİNDE DESTEKLENMELİ

Dr. Ahmet Ünalan Türkçe’nin Almanya ve Avrupa Türklerinin en doğal hakkı olduğunun altını özellikle çizdiği konuşmasında: „Türkçe’nin eğitim sistemi içinde Türk toplumunun nüfusuna göre desteklenmesi gerekiyor. Oysa biz bu hedefin çok uzağındayız. Ayrıca Türkler, Almanya’nın vatandaşları konumunda. Devletin yasal olarak azınlık dili olmayan ama de facto ikinci büyük dil gurubu olan Türkçe’yi desteklemesi, devletine vergi veren vatandaşların temel isteği olmalı. Bu yönüyle Türkçe’nin devletin TV kanallarında yer alması, radyoda yer alması, devletin kültür politikaları içinde göz önünde bulundurulması gerekir. AB de üye ülkelerinden ‘azınlık ve yerel dilleri koruma altına almasını’ 1992’de “Europa der Regionen” programı anlaşması bağlamında bekliyor. Türklerin kendilerini AB vatandaşları olarak bu anlaşmadan doğan hakları olduklarına inanan, demokratik katılımla hak iddia eden konumunda görmeleri gerekir. Bu adımları sağlayacak olan ise Avrupa’da STK larımızıdır.” şeklinde konuştu.

OKULLARIN DIŞINDAKİ ARAYIŞLAR SORUNU ÇÖZMEZ

Türkçe derslerinin okul bağlamında korunması ve geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Ahmet Ünalan: „Türkçe derslerini müfredatın öngördüğü zeminde ve demokratik olanaklarla talep etmeliyiz. Okulların dışında çare aramamız, Türkçe derslerini herhangi bir geçerliliği olmayan derneklere kaydırmamız ve orada çocuklarımızın nitelikli bir şekilde Türkçe öğreneceğini varsaymamız mümkün değildir. Bu şekilde okullardaki Türkçe dersini tamamen yitirme aşamasına gelebiliriz.“ dedi. Dr. Ahmet Ünalan dinleyenleri vergi verdikleri ve vatandaşı oldıukları Almanya devletinden ve eyaletlerinden demokratik haklarını talep etmelerini ve demokratik sürece katılmalarını talep etti.

ORTAK PAYDAMIZ EĞİTİM

T.C.Essen Başkonsolosluğu eğitim Ataşesi Doç. Dr. Mehmet Fikret Arargüç ise Essen Başkonsolosluk Bölgesi‘nden verdiği istatistiki rakamlarla eğitimin önemini ve öğretmen, veli ve STK’ların işbirliği olanaklarını anlattı. Doç. Dr. Mehmet Arargüç: „Velilerimiz ve öğretmenlerimizi biraraya gelmeye davet ediyorum. Ben yaptığınız her türlü toplantıya katılırım. Sorunların çözümü ortak akla ve ortak iradeye bağlıdır. Bu tür toplantılarda eğitimde ortak paydalar bulunacaktır‘ dedi.

MEDYAYA ÖZEL VURGU

Öte yandan Türkçe eğitimi okul alanının dışında da toplumun bütün katmanlarına ve bütün yaş guruplarına yönelik sunulmak zorunda olduğunu vurgulayan Dr. Ahmet Ünalan: “Okul eğitimini destekleyen unsurlar, örneğin Türkçe tiyatro, sanat ve müziktir. Bu konuda okulları yanı sıra oluşturulacak kültür merkezleri aracılığıyla dilimizin korunması ve gelişmesine katkı sağlayacak kültürel etkinliklere dönük altyapı oluşturulmalı. Avrupa’ya dönük çiftdilli bütün alanlarda medya oluşturulmalı veya desteklenmeli.“ Şeklinde konuştu.

ORTAK PAYDAMIZ TÜRKÇE

Konferans Yurdagül Yağlıoğlu ile Dr. Ali Sak'ın moderatörlüğü ve niteliği yüksek soru ve yanıtlarıyla devam eden programın sonunda konuşmacılar ve çok sayıda katılımcı Türkçe‘nin bireysel ve kolektif kimlik oluşumunda ana unsur olduğu gerçeğinin altını çizerek bu yönde toplumun bütün unsurlarının özeleştiri yaparak daha aktif bir şekilde çalışması gereğinin altını çizdiler.

Haber: (Almanya Bülteni) – Hamm
Fotoğraflar: Duygu Tümer

Eğitim