Berlin Berlin

 

Geçenlerde Türkiye‘den çok özel misafirlerimiz vardı. Teyzemin oğlu Eşref Aydınlı ve sevgili eşi Bilgin Aydınlı. İstanbul‘da yaşayan ve uluslararası taşımacılık (Transuniversum) ile uğraşan kuzenim ile özel bir üniversitede part-time ders veren sevgili eşinin bizleri ziyaretinden çok keyf aldık.

Tabii onlara 3 gün zaman zarfında en iyi şekilde yaşadığımız yerleri tanıtmaya çalıştık. İstedik ki bizler ne şartlarla ve nerelerse yaşıyoruz görsünler. Oturduğmuz yer değrimenler şehri Gifhorn, çalışmakta olduğum Volkswagen’in ana merkezinin bulunduğu Wolfsburg, üniversite şehri Braunschweig ve başkent Berlin’i görme şansları oldu. Kuzenim 30 yıl önce Almanca kursu için Berlin’de 9 ay kalmıştı.

Bol bol sohbetler ettik. Geçmiş günleri yad ettik. Onlardan en taze Türkiye haberlerini aldık. Türkiye‘deki ve Almanya‘daki olumlu ve olumsuz gelişmeleri tartıştık…

Kuzenimin Fenerbahçe aşkı…

Her fırsatta kuzenim Türkiye ile telefon görüşmeleri yaptı. Tabii iş için değil Fenerbahçe için. Çünkü kuzenim çok iyj bir Fenerbahçeli. Futbolun dışında, kulübünün diğer branşlarını da en güzel şekilde takip ediyor. O unutulmaya yüz tutmuş spor dallarını takip ederken, bir yandan da amatör branş emekcileri için kamuoyu oluşturuyor. Keşke herkes öyle Fenerbahçeli olsa. Keşke herkes onun gibi centilmence takımının tüm branşını desteklese…

3.4 Milyonluk Başkent Berlin..

Berlin Almanya‘nın Türkiye‘de en çok tanınan şehirlerinden biridir. Mutlaka her birimzin orada bir yakını ya da bir tanıdığı vardır. Berlin‘de sadece Türkçe konuşarak gezi yapmak mümkün. Eşref abi ve Bilgin abla çok iyi Almaca bilmelerine rağmen burada pek Almanca konuşacak ortam olmadı. Çünkü her yerde ortamda her köşede Türkçe konuşan bir vatandaşımıza rastlamak mümkün. Dediğim gibi Eşref abi bu şehirde tam 30 yıl önce bir yıla yakın kalmış. Onun için bazı gördükleri yerler benliğinde tekrar canlandı. Berlin benim için de çok ilginç ve değişik bir yer olmuştur her zaman. Türkiye’yi özlediğimde oraya giderim yıllardır. Bu kez kısıtlı zamanda çok yerler görme adına aklımıza hemen otobüs ile Berlin turu yapmak geldi. Berlin’i ikiye ayıran 'Brandenburger Tor' bölgesinden kalkan çift katlı eski İngiliz otobüsleri ile tur yapmak isterken bileti de Abdullah isimli Heykeltraş olan ancak halen işsiz bir Türk gencinden aldık. Bizleri Berlin‘in yabancısı görünce yardımcı olmaya çalıştı. Tur boyunca da 1 saat 45 dakikalık sürede başka bir tur rehberi bize Berlin’i en güzel şekilde anlattı. İşte rehberin anlattıklarından kısa kısa bir Berlin notlarıma düşenler…

Berlin de 180 farklı milletten insan yaşıyor…

Berlin’in nufüsu 3.4 Milyon. Berlin, Almanya’nın farklı kültürden en fazla insanı barındıran kenti. Berlin’i 180 farklı milletten insanlar mesken tutmuş. Azınlıklar nufüsun %14’ünü oluşturuyorlar. Türkler, Polonya’dan gelen Doğu Avrupalılar, eski Yugoslavya devletleri ve eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelenler çoğunlukta bu muhteşem şehirde. Öte yandan İtalyanlar, Yunanlılar, Amerikalılar ve Vietnamlılar da Berlin’e has bir renk cümbüşünün hoş yapıtaşları. 2009 yılında, Berlin’e gelen toplam turist sayısı 8.4 milyon. Almanya dışından gelen Turist sayısı ise yaklaşık 3 milyon. Şahsen ben bu kadarını beklemiyordum. Küresel mali krize karşın; 2009 yılında kongre, toplantı, tanıtım alanında toplam 109.400 organizasyon yapılmış. Çoğunlukla bu bilimsel toplantılar ilaç, sağlık ve iletişim sektörlerinden gerçekleşmiş. Katılımcılar ortalama olarak Berlin’deki otellerde 1.9 gün konaklamışlar.

Berlin duvarı 55 km..

Berlin’in %50‘si yeşil alan. Yani şehirde oksijen bol. Spor alanları her yerde mevcut. Berlin Kütüphnesinde 7 milyonu aşkın kitap ve CD mevcut. Müzeler Adası, Kültür Forumu ve Dahlem'deki müze ve koleksiyonlar dünya çapında önem taşıyor. Berlin, sanat alanında da dünyanın en önemli şehirleri arasında. Üç opera, Filarmoni, bir çok tiyatro, konser salonunun yanı sıra Berlin Film Festivali, festival haftaları ve tiyatro günleri, tüm sanatseverleri Berlin'e çekiyor. 1961 yılında yapılan Berlin Duvarı 55 km uzunluğunda şehri kuşatmış yıllarca. Kasım 1989'da utanç duvarı yıkıldıktan sonra Berlin tekrar bir bütün olmuştur. Şimdi, Almanya'nın yeni başkenti insanlarının ve şehrin yaralarını sarıyor. 750 yıllık Berlin tarihni yeniden yazma yolunda.
Kreuzberg Merkezi…

Tabii Berline gelince Kreuzberg‘e uğramamazlık olmaz. Halk arasında bu bölgenin diğer adı ise 'Küçük İstanbul' Berlin'deki en kalabalık yabancı nüfusun en fazlasını oluşturan Türklerin (150 bin kişi ) yoğun olarak yerleşik olduğu bölgelerdendir Kreuzberg. Kreuzberg'in toplam nüfusu 146.884 kişidir ve bununda 49.010'u yabancıdır. Yabancı sayısı Alman vatandaşı olmuş Türkleri kapsamadığından, Kreuzberg'deki Türk sayısı oldukça fazladır. Kesin rakam söylemek çok zor...

Burada dikkatmizi bir levha çekti. Kreuzberg’ in bir tarafında Almaca yazılmış 'Kreuzberg Centrum' diğer tarafta 'Kreuzberg Merkez'. Zaten esnafın çoğunun levhası Türkçe yazılmış. Fırınlar, balıkçılar, pastaneler, kahvehaneler, terziler, simit evlerine her sokak başı rastlamak mümkün. Ancak karnımız acıkınca benim zorumla misafirlerimin affına sığınarak hasret olduğum Türk yemeği yeme adına gittiğimiz oradaki meşhur 'Hasır 'Restaurant'ta tam bir hüsran yaşadık. Ama her şey berbattı. Misafirlerime mahçup oldum. Sanki orada 'biz marka olduk nasıl olsa herkes geliyor böyle işi götürüyoruz' gibi bir hava görmem beni ziyadesiyle üzdü. İlgi alaka ve yemekler çok kötü idi. Umarım mekan sahibi bu konuda personeline gerekli mesajı verir. Aksi halde tırnakları ile kazıyarak yaptıkları ismi çok kısa zamanda kaybederler...

Sempatik Ufuk ve Ümit Aydınlı kardeşler...

Dedim ya Berlin’de herkesin bir yakını vardır. Kuzenimin amcasının oğulları da Berlin’de yaşamakta. Berlin’e gelmişken çok kısa da olsa (birer saat ) bir merhaba deme adına ilk önce Ufuk ve eşi Mehtap’ a misafir olduk. İkisi de üniversitede ve aynı sınıfta iktisat okumaktalar.İkisi de çok cana yakın ve misafirperverler. Doğrusu onları tebrik etmemek mümkün değil. Hem evlilik hem okul. Kolay şey değil. Ama onlar hedefe kilitlenmişler mutlak başaracaklardır. Umarım yakınları onlara gerekli maddi ve manevi desteği veriyorlardır. Zaten 1 dönemleri kalmış. Yolları açık olsun. Daha sonra bizler Ümit ve Suna çifti misafir etti. Onlarda da aynı sıcaklığı ve enerjiyi gördük. Fakat Ümit tam bir 'kuş' sevdalısı. Evnin bir köşesini onlara ayırmış. Sanırım evinin içinde 50’ye yakın kuş vardı. İş stresini bu güzel hobi ile atmak çok kolay olmasa gerek. Ama o ve eşi bunu kendi yaşamlarına en güzel şekilde olumlu yönde yansıtmışlar... Her ne kadar sevgili eşi Suna hanım için kolay olmasa da....

 

 

Bayram Aybastı

b.aybasti@hotmail.de